Translation of "Başından" in German

0.010 sec.

Examples of using "Başından" in a sentence and their german translations:

Başından başla.

- Beginne am Anfang.
- Beginnen Sie am Anfang.
- Beginnt am Anfang.

Ya başından vazgeçiriyorsunuz

Du gibst deinen Kopf auf

En başından beri,

Von Anfang an,

İşini başından savma.

Vernachlässige deine Arbeit nicht.

En başından başlayalım.

- Lasst uns von vorne anfangen.
- Wir werden von vorn anfangen.

Beni başından attı.

- Sie hat mit mir Schluss gemacht.
- Sie hat mir den Laufpass gegeben.
- Sie hat mich abserviert.

Sopayla başından yakalamak akıllıcaydı.

Es war clever, den Kopf mit dem Stock zu fixieren.

Hadi en başından bakalım.

Schauen wir uns den Anfang an.

Bunu başından beri biliyordum.

- Ich habs die ganze Zeit gewusst.
- Ich wusste es von jeher.
- Ich wusste es von Anfang an.

Tom kendini başından vurdu.

Tom schoss sich selbst in den Kopf.

Başından beri söylediğim bu.

Das habe ich die ganze Zeit gesagt.

Başından beri dediğim bu.

Das habe ich schon immer gesagt.

Beni kolayca başından savamayacaksın.

- So leicht wirst du mich nicht los.
- So leicht werdet ihr mich nicht los.
- So leicht werden Sie mich nicht los.

Tom başından beri doğruydu.

- Tom hat von Anfang an recht gehabt.
- Tom hatte die ganze Zeit recht.

Neden sadece başından başlamıyorsun?

Warum fängst du nicht einfach am Anfang an?

Sadece onları başından at.

- Wirf die einfach weg.
- Werft die einfach weg.
- Werfen Sie die einfach weg.

Başından geçenleri kitaplaştırmak istiyor.

Sie möchte ihre Erlebnisse in einem Buch veröffentlichen.

Biz onu başından beri biliyorduk.

Wir wussten es von Anfang an.

O, onu başından beri biliyordu.

Er hatte es schon immer gewusst.

Tom başından beri yalan söylüyor.

Tom hat die ganze Zeit gelogen.

Oyunu başından sonuna kadar izledim.

Ich habe mir das Spiel von Anfang bis Ende angesehen.

Bu ta başından benim planımdı.

Das war schon immer mein Plan.

Onu başından beri biliyor olmalılar.

Sie müssen es die ganze Zeit über gewusst haben.

Hikayeyi başından sonuna kadar biliyorum.

Ich kenne die Geschichte von Anfang bis Ende.

Bu başından beri senin sorunundu.

Das war von Anfang an dein Problem.

Başından beri haklı olan kişiydim.

- Ich war derjenige, der von Anfang an Recht hatte.
- Ich war diejenige, die von Anfang an recht hatte.

En başından beri şüphelerim vardı.

- Ich fühlte von Anfang an Zweifel in mir aufsteigen.
- Ich hatte von Anfang an Zweifel.

Onu kuyruğundan mı yakalayalım, başından mı?

Sollen wir sie am Schwanz packen, oder den Kopf fixieren?

Onu kuyruğundan mı yakalayayım, başından mı?

Packen wir sie am Schwanz oder fixieren wir den Kopf?

Erkek kardeşim başından beri onu sevmiyordu.

Mein Bruder mochte sie von Anfang an nicht.

Ben sözlüğü başından sonuna kadar okudum.

Ich habe das Wörterbuch komplett durchgelesen.

Erkek kardeşim başından beri ona katlanamadı.

Mein Bruder konnte sie von Anfang an nicht leiden.

Hey, benim başından beri söylediklerim bu.

He, das sage ich doch schon die ganze Zeit.

Eylülün başından beri bu projede çalışıyorum.

Ich arbeite schon seit Ende September an diesem Projekt.

Sanırım Tom ta başından bunu bekliyordu.

Ich denke, Tom hat das schon die ganze Zeit erwartet.

Plan başından beri başarısızlığa mahkum edildi.

Der Plan war von Anfang an zum Scheitern verurteilt.

Isterseniz en başından Zoom konusuna bir başlayalım

Beginnen wir von vorne mit Zoom

Tom başından beri sürpriz parti hakkında biliyordu.

Tom wusste schon die ganze Zeit von der Überraschungsparty.

Bana başından sonuna kadar bir hikaye anlat.

Erzähl mir eine Geschichte vom Anfang bis zum Ende.

Sağlık görevlilerinin en başından beri korktuğu buydu.

Das ist es, was Gesundheitsbeamte schon immer befürchtet haben.

Tom ve Mary başından beri iyi geçindi.

Tom und Mary haben sich von Anfang an super verstanden.

En başından beri bana her şeyi anlat.

Erzähl mir alles ganz von Anfang an.

Tamam, iyi işti. Aferin. Sopayla başından yakalamak akıllıcaydı.

Okay, gute Arbeit. Gut gemacht. Es war schlau, ihren Kopf mit dem Stock zu fixieren.

Yetkili, başvuru sahibini birkaç kuru sözcükle başından savdı.

Die Behörde erteilte dem Antragsteller in dürren Worten eine Abfuhr.

Bana her şeyi en başından anlatmadıkça sana güvenmeyeceğim.

Solange du mir nicht alles ganz von Anfang an erzählst, vertraue ich dir nicht.

Bu bisiklet bu ayın başından beri buraya bırakıldı.

Dieses Fahrrad ist seit Beginn des Monats hier zurückgelassen worden.

Ya da kuyruğunu tutmaya ve başından uzak durmaya çalışırım.

Oder ich versuche, den Schwanz zu packen und weit weg vom Kopf zu bleiben.

Ya da kuyruğundan tutmaya ve başından uzak durmaya çalışırım.

Oder ich packe sie am Schwanz und bleibe weit weg von ihrem Kopf.

Sen her şeyi başından sonuna kadar okumak zorunda değilsin.

- Du musst das Ganze nicht von Anfang bis Ende durchlesen.
- Sie brauchen das ganze Ding nicht von vorne bis hinten durchzulesen.

Ya da onu kuyruğundan tutmaya ve başından uzak durmaya çalışırım.

Oder wir versuchen, sie am Schwanz zu packen und bleiben weg von ihrem Kopf.

Benim başından beri büyük bir şehirde yaşamaya hiç niyetim yoktu.

Ich hatte von Anfang an nicht die Absicht, in einer großen Stadt zu wohnen.

- Çok badireler atlattın.
- Başından neler neler geçti.
- Zor günler geçirdin.

- Du hast viel durchgemacht.
- Sie haben viel durchgemacht.

- Kitabın başından birkaç sayfayı atladım.
- Kitabın ilk birkaç sayfasını atladım.

Ich habe die ersten Seiten des Buches überschlagen.

Tom, şefinden bir maaş artışı istedi ancak o, onu başından savdı.

Tom bat seinen Chef um eine Gehaltserhöhung, aber der erteilte ihm eine Abfuhr.

- Haddini aşıyorsun.
- Çizmeyi aşıyorsun.
- Başından büyük işlere kalkışıyorsun.
- Haddini bilmiyorsun.
- Boyunu aşan işlere girişiyorsun.

Du steckst bis über beide Ohren drin!

Eğer özel hayatından hoşnutsuzsan, sana Facebook'a kaydolmanı önenirim. Bunu başından defetmenin en iyi yolu budur.

Wenn du unzufrieden mit deinem Privatleben bist, empfehle ich dir, dich auf Facebook anzumelden. Das ist der einfachste Weg, wie du es loswerden kannst.

Bir hayvanla bu şekilde bir bağ kurup böyle deneyimler yaşamak, tam anlamıyla insanın aklını başından alıyor.

Wenn man diese Verbindung zu einem Tier hat und diese Erfahrungen macht, ist das absolut umwerfend.

- Hata baştan sağda mı yoksa sonradan mı meydana geldi? - Ne zaman?
- Arıza en başından beri mi vardı, yoksa bir süre sonra mı ortaya çıktı? - Ne zaman oldu?

Äußerte sich der Fehler bereits von Anfang an, oder erst später? - Wann?