Translation of "Allah" in German

0.064 sec.

Examples of using "Allah" in a sentence and their german translations:

Allah mükemmeldir.

Gott ist vollkommen.

- Ah!
- Allah!

- Autsch!
- Au!
- Aua!
- Auweh!

Allah vardır.

Gott existiert.

Allah aşkına!

- In Gottes Namen!
- Um Gottes willen!

Allah büyüktür.

Gott ist groß.

Diyoruz ki; Allah Allah neden çekiliyor ki?

wir sagen Warum zieht sich Allah Allah zurück?

Allah bizim gücümüzdür.

Gott ist unsere Stärke.

Sadece Allah bilir.

Das weiß nur Gott.

Allah her yerde.

Gott ist überall.

Allah yardımcın olsun.

Gott sei mit dir!

Allah neden bilir.

Weiß der Himmel, warum.

Allah hatalar yapmaz.

- Gott macht keine Fehler.
- Gott irrt nicht.

Allah rahatlık versin.

Gute Nacht!

Sebebini Allah bilir.

Gott weiß, warum.

Allah aşkına neredeydin?

Wo in aller Welt bist du gewesen?

Allah sizi korusun.

- Gott behüte Sie!
- Gott segne euch!

- Tanrı sizi korusun!
- Allah razı olsun!
- Allah gönlüne göre versin!
- Allah senden razı olsun!

- Gott segne dich!
- Gott segne Sie!

Allah aşkına bu nedir?

Was zum Teufel ist das?

Allah aşkına o nedir?

Was zum Teufel ist das?

Allah yolunu açık etsin!

- Gute Reise!
- Gute Fahrt!

Allah doğduğum ülkeyi korusun!

Gott segne das Land meiner Geburt!

Allah mutlak güce sahiptir.

Gott ist allmächtig.

- Allah vardır.
- Tanrı vardır.

Gott existiert.

- Ah!
- Of!
- Ay!
- Allah!

Auweh!

- Allah korusun!
- Nazar değmesin.

- Gott hat es verboten!
- Gott bewahre!
- Gott verhüte!

Allah kainatı neden yarattı?

Warum hat Gott das Weltall erschaffen?

Allah hepimize merhamet etsin.

Möge Gott uns allen gnädig sein!

Yürü git Allah aşkına demiş

Geh und geh, sagte Gott für deine Liebe

Allah aşkına burada ne yapıyorsun?

Was zum Teufel machst du hier?

Allah önünde bütün insanlar eşittir.

Vor Gott sind alle Menschen gleich.

Allah aşkına, bana doğruyu söyle.

In Gottes Namen, sag mir die Wahrheit.

Allah göğü ve yeri yarattı.

Gott schuf Himmel und Erde.

Allah biliyor ki doğruyu söylüyorum.

Gott weiß, dass ich die Wahrheit spreche.

- Tanrı sizi korusun.
- Allah korusun.

Möge Gott dich segnen.

Allah aşkına beni nasıl buldun?

- Wie in aller Welt hast du mich gefunden?
- Wie in aller Welt habt ihr mich gefunden?
- Wie in aller Welt haben Sie mich gefunden?

Onun doğru olduğunu Allah biliyor.

Gott weiß, dass es wahr ist.

Allah aşkına benden uzak dur.

Bleib bloß weg!

Allah aşkına onu niye yaptın?

Warum um alles in der Welt, hast du das getan?

Allah kahretsin, sana ne oldu?

Du hast wohl den Arsch offen!

Allah aşkına burada ne oldu?

Was in aller Welt ist hier passiert?

Allah her şeye gücü yetendir.

Gott ist allmächtig.

Allah dünyayı altı günde yarattı.

Gott hat diese Welt in sechs Tagen erschaffen.

O, Allah bize yardım etsin! ' Dedi.

Er sagte: "Möge Gott uns helfen!"

- Allah dünyayı yarattı.
- Tanrı dünyayı yarattı.

- Gott schuf die Welt.
- Gott erschuf die Welt.
- Gott hat die Welt erschaffen.

- Sadece Allah bilir.
- Sadece Tanrı bilir.

- Gott allein weiß es.
- Das weiß nur Gott.

Allah aşkına bu kadar süre neredeydin?

Wo, zum Teufel, warst du so lange?

Allah aşkına, o ne anlama geliyor?

Was zum Teufel meint er?

Allah aşkına, sen burada ne yapıyorsun?

Was, um Himmels willen, tust du hier?

Tom Allah korkusu taşıyan bir adam.

Tom ist ein gottesfürchtiger Mann.

Bu özellik Allah vergisi midir bilinmez ama

ob dieses Eigentum eine Steuer Allahs ist, ist unbekannt,

Allah aşkına neden yeni yapılmış evini sattın?

Warum um Himmels Willen hast du denn dein neu gebautes Haus verkauft?

İnsan işleri planlar ama Allah karar verir.

Der Mensch plant die Dinge, aber die Götter entscheiden.

Allah aşkına Tom'la ne hakkında konuşmak istiyorsun?

Worüber in aller Welt willst du denn mit Tom sprechen?

İncil'e göre Allah dünyayı altı günde yarattı.

- Laut der Bibel erschuf Gott die Welt in sechs Tagen.
- Nach der Bibel hat Gott die Welt in sechs Tagen erschaffen.

Allah diğerini açmadan bir kapıyı asla kapamaz.

Gott schließt nie eine Tür, ohne eine andere zu öffnen.

Hiç Allah tarafından terk edildiğini hissettin mi?

- Hast du dich je von Gott verlassen gefühlt?
- Habt ihr euch je von Gott verlassen gefühlt?
- Haben Sie sich je von Gott verlassen gefühlt?

Allah bu sabah kaybettiğimiz Amerikalıları kutsasın. Ailelerini yatıştırsın. Allah bu sevdalısı olduğumuz ülkeye gözkulak olsun. Amin.

Segne Gott die Amerikaner, die wir am heutigen Morgen verloren. Spende Er ihren Familien Trost. Wache Gott weiterhin über dieses Land, das wir lieben.

Hay Allah! Farkına vardım ki kimse beni anlayamayacak,

Gerade merke ich, dass Sie mich nicht verstehen konnten,

Allah seni sağlıklı yapar ve doktor paranı alır.

Gott macht gesund, und der Doktor bekommt das Geld.

Yüce Allah sonradan kaldıramayacağı bir taş yaratabildi mi?

Könnte ein allmächtiger Gott einen Stein erschaffen, den er anschließend selbst nicht heben könnte?

- Bu da ne böyle?
- Allah aşkına bu nedir?

Was in aller Welt ist das?

Suçlu olup olmadığıma siz değil yalnız Allah karar verir.

Ob ich schuldig bin oder nicht, entscheidet nicht ihr, sondern Gott allein.

"A" bütün harflerin birincisidir-- Allah dünyada her şeyin birincisidir.

Das „A“ ist der erste aller Buchstaben – Gott ist der Erste von allem in der Welt.

Oysa ki Allah sevgisiyle kılmak isteselerdi hiç böyle bir durumla karşılaşmayacaktık

Wenn sie dagegen mit der Liebe Allahs beten wollten, wären wir niemals auf eine solche Situation gestoßen.

İyi gününde herkes yanında olur; kötü ve hasta gününde ise yalnız Allah yanında olur.

An guten Tagen steht jeder zu dir; an schlechten Tagen und Tagen der Krankheit hingegen steht nur Allah zu dir.

- Allah tarafından gönderilen bir adam geldi; onun adı Yahya'ydı.
- Tanrı'nın gönderdiği Yahya adlı bir adam ortaya çıktı.

Da kam ein Mann, der von Gott gesandt war; sein Name war Johannes.

- Allah önce yeri ve göğü yarattı.
- Başlangıçta Tanrı göğü ve yeri yarattı.
- Başlangıçta Tanrı gökleri ve yeri yarattı.

- Im Anfang schuf Gott Himmel und Erde.
- Am Anfang erschuf Gott den Himmel und die Erde.
- Am Anfang schuf Gott Himmel und Erde.

- Talih işte, kader benden yanaydı.
- Bereket, şans yanımdaydı.
- Şans eseri, takdiri ilahi benden yanaydı.
- Rastlantı eseri, Allah benden yanaydı.

Und wie das Glück so spielt, war die Vorsehung auf meiner Seite.