Translation of "Yola" in French

0.031 sec.

Examples of using "Yola" in a sentence and their french translations:

- Yola bak.
- Dikkatinizi yola verin.

- Regarde la route !
- Regardez la route !

yola çıktık.

pour comprendre comment une gamme si vaste de sons est humainement possible.

Yola çıkmalıyız.

Nous devrions être partis.

Yola koyulalım.

- Allons-y !
- Taillons-nous !
- On se casse !
- Cassons-nous !
- Taillons la route !

Yola çıkamıyoruz.

Nous ne pouvons pas partir.

- Yollara düşüyorum.
- Yola çıkıyorum.
- Yola koyuluyorum.

- Je me casse.
- Je frappe la route.

- Yola dikkat edin.
- Dikkatinizi yola verin.

- Surveille la route.
- Surveillez la route.

- Yola dikkat et.
- Dikkatini yola ver.

- Fais attention sur la route !
- Faites attention sur la route !

Yola devam edelim.

On continue.

Yakında yola çıkacağız.

Nous allons bientôt décoller.

Yarın yola çıkıyorum.

Je prends un jour de congé demain.

Yola devam etmelisin.

- Il vous faut avancer.
- Il vous faut passer à autre chose.
- Il te faut avancer.
- Il te faut passer à autre chose.

Yola çıkmak üzereydim.

J'étais sur le point de partir.

Tren yola çıkmıyor.

Le train ne part pas.

Tamam, yola devam edelim.

Bon, on continue.

Daha önce yola çıkmalıydım.

J'aurais dû partir plus tôt.

Raylar yola paralel uzanıyor.

Les rails courent parallèlement à la rue.

Biz neredeyse yola çıktık.

On a failli partir.

Tren'in yola çıkmasını bekliyor.

Il attend que le train parte.

O, yola çıkmak üzere.

- Il est sur le point de sortir.
- Il est sur le point de partir.
- Il est sur le point de s'en aller.

Bu akşam yola çıkıyorum.

Je pars ce soir.

Karar verip yola devam edelim.

Décidons et continuons.

Bunu kullanabilirsem beni yola indirecektir.

Si je peux l'utiliser, ça me conduira près de la route.

Onlar Allah'ın gösterdiği yola değilde

ils ne sont pas le chemin indiqué par Allah.

O, Paris'e doğru yola çıktı.

Il partit pour Paris.

Arkadaşım hangi yola gideceğini hatırladı.

Mon ami s’est souvenu où aller.

Onlar piknik için yola çıktılar.

Ils partirent en pique-nique.

Kötü hava yola çıkmamızı engelledi.

Le mauvais temps nous empêcha de partir.

O, zaten yola çıkmış olabilir.

Il est peut-être déjà parti.

Tren ne zaman yola çıkar?

À quelle heure part le train ?

Tom'a göre erkenden yola çıkmalıyız.

Tom pense que nous devrions partir tôt.

Hemen yola çıksan iyi olur.

Vous feriez mieux de partir immédiatement.

Sürücü sola bakmadan yola çikti.

Le conducteur s'est engagé sur la route sans regarder à gauche.

Bu çamuru silip yola devam edebiliriz.

on peut retirer la boue et continuer.

Bunu kullanabilirsem beni yola kadar indirecektir.

Si je peux l'utiliser, ça me conduira près de la route.

Konsantre olmaya ve doğru yola itmesi.

précisément parce que nos inquiétudes nous poussent à trop nous concentrer.

İstasyona geldiğimizde trenimiz zaten yola çıkmıştı.

Notre train était déjà parti lorsque nous arrivâmes à la gare.

Tren iki saat önce yola çıktı.

Le train est parti il y a deux heures.

Hava iyi olursa yarın yola çıkacağız.

Nous partirons demain, si le temps le permet.

O, dün Kyoto için yola çıktı.

Elle est partie hier pour Kyoto.

O dün Kanada için yola çıktı.

Il est parti pour le Canada hier.

Bildiğim kadarıyla, o henüz yola çıkmadı.

Pour autant que je sache, elle n'est pas encore partie.

Şimdiye kadar tren yola çıkmış olmalıydı.

À l'heure qu'il est, le train doit être parti.

Tom Avustralya'ya gitmek için yola çıktı.

Tom est parti pour l'Australie.

Gelecek hafta Çin için yola çıkacağım.

J'irai en Chine la semaine prochaine.

Yarın değil öbür gün yola çıkıyoruz.

Nous partirons après-demain.

O varır varmaz otobüs yola çıktı.

Le bus est parti juste au moment où il est arrivé.

Tom bana hangi yola gideceğini sordu.

Tom m'a demandé quelle route suivre.

Pazartesi günü yola çıkmaya karar verdim.

J'ai décidé de partir lundi.

O, bu sabah Tokyo'ya yola çıktı.

Il est parti à Tokyo ce matin.

Annelik içgüdüleriyle yola devam ediyor. Tehlikeye rağmen.

L'instinct maternel la pousse. Malgré le danger.

Pekâlâ, şimdi buradan ilerideki yola bir bakalım.

Bon, voyons la configuration du terrain.

Ve halatı aldıktan sonra yola devam edeceğiz.

Je retire la corde, et on y va.

İslamiyetin öne gelen imamlarının söylemlerinden yola çıkılarak

Basé sur les discours des imams de premier plan de l'islam

Apollo-11 isimli bir gemiyle yola çıkılacaktı

Il naviguerait avec un navire nommé Apollo-11

- Daha erken yola çıkmalıydık.
- Daha önce ayrılmalıydık.

Nous aurions dû partir plus tôt.

Bir çocuğun yola çıktığını gördüğünde sert frenledi.

Elle freina brutalement quand elle vit un enfant se précipiter sur la route.

- Ayrılmak istiyor musun?
- Yola çıkmak istiyor musun?

Vous voulez partir ?

Yoğun olmayan zamanlarda yola çıkmaya çalışmak gibi.

comme essayer de les utiliser aux heures creuses.

Lincoln ABD'de köleliğin kaldırılması için yola çıktı.

Lincoln entreprit l'abolition de l'esclavage aux États-Unis.

O önceki gün Londra için yola çıktı.

Il partit pour Londres avant-hier.

Ben asla ünlü olmak için yola çıkmadım.

Je n'ai jamais cherché à être célèbre.

- Ne zaman ayrılacağız?
- Ne zaman yola çıkacağız?

- Quand est-ce qu'on part?
- On part quand?
- Quand allons-nous partir ?

Yine de bu yola çıktıktan bir sene sonra

Un an après le début de mon voyage,

Pekâlâ, biraz daha çıkartacağız. Sonra yola devam edeceğiz.

On en prend un peu plus et on va y aller.

O trene biner binmez, o istasyondan yola çıktı.

À peine était-elle montée dedans que le train quitta la gare.

Ertesi sabah New York için yola çıkmayı planlamıştım.

J'avais prévu de partir pour New-York le lendemain matin.

Tom yola çıkmadan önce hava tahminini kontrol etti.

Dan a vérifié la météo avant de décoller.

Yola çıkmadan önce her şeyi kapattığınızdan emin olun.

Assurez-vous d'avoir tout éteint avant de partir.

Hâlâ buradan yola çıkabileceğinizi düşünüyorsanız "Yeniden Dene"yi seçin.

Si vous pensez pouvoir rejoindre la route d'ici, choisissez "réessayer".

- Tom noel gününde ayrıldı.
- Tom noel gününde yola çıktı.

Tom est parti le 25 décembre.

- Tom kiliseye gitmek üzere yola çıkmıştı.
- Tom kiliseye gidiyordu.

Tom se rendait à l'église.

- Yolda araba sürerken dikkatini vermelisin.
- Araba sürerken dikkatini yola vermelisin.

Tu devrais te concentrer sur la route quand tu conduis.

- Fırtına beni ayrılmaktan alıkoydu.
- Fırtına benim yola çıkmama engel oldu.

La tempête m'a empêché de partir.

O daha önce hiç yapılmamış bir şeyi yapmak için yola çıktı.

Il entreprit de faire quelque chose qui n'avait jamais été fait auparavant.

O Noel'de bana çok güzel bir uçak satın almak için yola çıktı.

Elle m'a acheté exprès un superbe avion miniature pour Noël.

- On dakika içinde ayrılıyorum.
- On dakika içinde gidiyorum.
- On dakika içinde yola çıkıyorum.

Je vais sortir dans 10 minutes.

- Tren yola çıktığı sırada, biz istasyona vardık.
- Biz istasyona vardığımızda, tren henüz ayrılmıştı.

Nous parvînmes à la gare alors que le train partait juste.

- Tren çoktan hareket etti.
- Tren zaten yola çıktı.
- Tren ayrıldı bile.
- Tren gitti bile.

Le train est déjà parti.

- Tom ve Mary yarın gidiyorlar.
- Tom ve Mary yarın ayrılıyorlar.
- Tom ve Mary yarın yola çıkıyorlar.

Tom et Mary partent demain.

- Çinli bayan arkadaşlarımın onları disipline sokmamdan hoşlandıklarını biliyorum.
- Çinli kadın arkadaşlarımın onları yola getirmemden zevk aldıklarını biliyorum.

Je sais que mes amies chinoises aiment bien quand je les corrige.

Hidayet eyle bizi doğru yola, o kendilerine nimet verdiğin mutlu kimselerin yoluna; o gazaba uğramışların ve o sapmışların yoluna değil.

Guide-nous dans le droit chemin, le chemin de ceux que Tu as comblés de faveurs, non pas de ceux qui ont encouru Ta colère, ni des égarés.

- Lütfen yola çıkmadan en az bir saat önce işlemler için burada olunuz.
- Lütfen işlemler için yolculuktan en az bir saat önce geliniz.

Veuillez venir au moins une heure avant le départ pour l'enregistrement.