Translation of "Kaya" in French

0.008 sec.

Examples of using "Kaya" in a sentence and their french translations:

Kaya tırmanışçılarından dalgıçlara..

On passe des grimpeurs aux plongeurs.

Çok kaya var.

Il y a plein de cailloux.

Kaya tırmanışına gittim.

Je suis allé faire de l'escalade.

- Kaya heyelanına dikkat edin.
- Kaya kaymasına dikkat et.

Attention aux chutes de pierres.

Pekâlâ, kaya tırmanışını seçtiniz.

Vous voulez vous attaquer à la falaise.

Kaya yamaçtan aşağıya yuvarlandı.

La pierre a dévalé la pente.

O, kaya gibi sertti.

- C'était dur comme du roc.
- C'était dur comme de la pierre.

Yerde bir kaya var.

- Il y a une roche sur le plancher.
- Il y a une pierre sur le plancher.

O, kaya kadar sertti.

C'était aussi dur que de la pierre.

Bir kaya gibi sağlam.

C'est solide comme du roc.

Burada fazlasıyla kaya var.

Il y a plus qu'assez de rochers ici.

Tom kaya tırmanışına gitti.

Tom est allé faire de l'escalade.

Kaya tırmanışında kendimi yaraladım.

Je me suis blessé en faisant de l'escalade.

- Kaya düşüşünde üç dağcı öldü.
- Bir kaya çığında üç dağcı öldü.

Trois grimpeurs ont été tués lors d'une chute de pierres.

Lilah’ın annesi kaya tırmanışına gidiyor

La mère de Lilah peut aller faire de l'escalade

Küçük, olağandışı bir kaya vardı.

environ de la taille d'une main d'enfant.

Onun kasları kaya gibi sertti.

Ses muscles étaient durs comme la pierre.

O bir kaya kadar aptal.

Il est con comme une bûche.

Ekmek bir kaya kadar sert.

Le pain est dur comme de la pierre.

Halatla tırmanma mı, kaya tırmanışı mı?

On monte à la corde ? Ou on escalade le mur ?

Yani yavaşça uzaklaşan bir kaya gibi.

et la pierre s'éloigne lentement.

Geri dönmeli ve o kaya sığınağı kullanmalıyız.

On doit retourner au rocher pour s'en servir d'abri.

Uzaktan bakıldığında, kaya insan yüzü gibi görünüyordu.

Vu de loin, le rocher ressemblait à un visage humain.

Kararı siz verin. Kıyıdan mı, kaya tırmanışı mı?

Vous décidez. On longe ou on escalade la falaise ?

Vücudunu kaya gibi görünen tuhaf bir pozisyona sokuyor.

Elle se recroqueville sur elle-même, on dirait une pierre.

Bir kaya matkabı alıp, ağaçları dikip, büyümesini beklemeniz gerekebilir

il faut un marteau-piqueur, planter des arbres et attendre qu'ils poussent,

Bunu takmak istiyorum. Yukarıda bir sürü gevşek kaya olabilir!

Je vais mettre ça. Il va y avoir des éboulements.

Ama halatı bağlamak için bulabildiğim en büyük kaya bu.

mais c'est le plus gros rocher que j'ai trouvé.

Bu kaya duvarlar yolumuzu kapatıyor. Bu yüzden biraz dolaşacağız.

Ces murs nous bloquent le passage. On va devoir faire un détour.

Uzaktan bakıldığında, büyük kaya eski bir kale gibi görünüyor.

Vu de loin ce grand rocher ressemble à un vieux château.

Ya buna tırmanmaya çalışacağım ya da mağaranın ağzından kaya tırmanışı yapacağım.

Soit je grimpe avec, soit j'escalade à même la roche.

Amerika Birleşik Devletleri'nin kaya gazı üretimi, devam eden en kötü ekolojik felaketlerden biridir.

La production de gaz de schiste par les États-Unis et l'une des pires catastrophes écologiques en cours.