Translation of "Hoşlanmaz" in French

0.020 sec.

Examples of using "Hoşlanmaz" in a sentence and their french translations:

O, futboldan hoşlanmaz.

- Elle n'aime pas le football.
- Elle n’aime pas le football.

O, tenisten hoşlanmaz.

Il n'aime pas le tennis.

Tom paylaşmaktan hoşlanmaz.

Tom n'aime pas partager.

Tom politikadan hoşlanmaz.

Tom n'aime pas la politique.

Tom satrançtan hoşlanmaz.

Tom n'aime pas les échecs.

Babam müzikten hoşlanmaz.

- Mon père n'aime pas la musique.
- Mon père n'apprécie pas la musique.

Annem televizyondan hoşlanmaz.

- Ma mère n'aime pas regarder la télévision.
- Ma mère n'apprécie pas la télévision.

O ondan hoşlanmaz.

- Elle ne l'apprécie pas.
- Elle ne l'aime pas.

O, vanilyadan hoşlanmaz.

Elle détestait la vanille.

O balık yemekten hoşlanmaz.

- Il n'aime pas le poisson.
- Il n'aime pas manger du poisson.

Tom risk almaktan hoşlanmaz.

Tom n'aime pas prendre de risques.

Dakik olmayan insanlardan hoşlanmaz.

Elle n'aime pas les gens qui ne sont pas ponctuels.

Tom evde kalmaktan hoşlanmaz.

- Tom n'aime pas rester chez lui.
- Tom n'aime pas rester à la maison.

Tom pokerden çok hoşlanmaz.

Tom n'aime pas beaucoup le poker.

Tom pokerden hiç hoşlanmaz.

Tom n'aime pas du tout le poker.

Tom patates püresinden hoşlanmaz.

Tom n'aime pas la purée de pommes de terre.

Kim ondan hoşlanmaz ki?

Qui n'aimerait pas cela ?

Köpekler neden kedilerden hoşlanmaz?

Pourquoi les chiens n'aiment pas les chats ?

O, şehir merkezinde yaşamaktan hoşlanmaz.

Elle n'aime pas vivre en centre-ville.

Annem benim TV izlememden hoşlanmaz.

Ma mère n'aime pas que je regarde la télévision.

Hiç kimse kendisine gülünmesinden hoşlanmaz.

Personne n'aime qu'on se moque de lui.

Tom onun hakkında konuşmaktan hoşlanmaz.

- Tom n'aime pas parler de ça.
- Tom n'aime pas en parler.

Tom siyaset hakkında konuşmaktan hoşlanmaz.

Tom n'aime pas parler de politique.

Tom ne yapacağının söylenilmesinden hoşlanmaz.

Tom n'aime pas qu'on lui dise quoi faire.

Tom o konuda konuşmaktan hoşlanmaz.

- Tom n'aime pas parler de ça.
- Tom n'aime pas en parler.

- Tom yalanlanmayı sevmiyor.
- Tom kendisine karşı gelinmesinden hoşlanmaz.
- Tom kendisiyle zıtlaşılmasından hoşlanmaz.

Tom n'aime pas qu'on le contredise.

- Tom peyniri sevmez.
- Tom peynirden hoşlanmaz.

- Tom n'aime pas le fromage.
- Tom n’aime pas le fromage.

Kimse herkesin önünde alay edilmekten hoşlanmaz.

Personne n'aime être ridiculisé en public.

- Mary benden hoşlanmaz.
- Mary beni sevmiyor.

Je ne plais pas à Marie.

Benim on iki yaşındaki oğlum beyzbol oynamaktan hoşlanmaz.

Mon fils de douze ans n'aime pas jouer au baseball.

- Tom araba sürmeyi sevmiyor bile.
- Tom araba kullanmaktan hoşlanmaz ki.

Tom n'aime même pas conduire.

- Annem TV izlemeyi sevmiyor.
- Annem TV izlemeyi sevmez.
- Annem televizyon izlemekten hoşlanmaz.

Ma mère n'aime pas regarder la télévision.

- Hiç kimse, tüm ilgiyi üzerinde toplamaya çalışan tiplerden hoşlanmaz.
- Hiç kimse gösteriş düşkünlerini sevmez.

Personne n'aime les putes qui veulent de l'attention.