Translation of "Dik" in French

0.009 sec.

Examples of using "Dik" in a sentence and their french translations:

Ve dik dik bakmaya başladı

Et il m'a regardée...

Dik oturun.

Tiens-toi droit.

Bana dik dik bakmaya devam etti.

- Il n'arrêtait pas de me regarder.
- Il continua à me regarder.
- Il a continué à me regarder.

O neden bana dik dik bakıyor?

Pourquoi me fixe-t-il ?

Neden bana öyle dik dik bakıyorsun?

Pourquoi me fixes-tu comme ça ?

O onun dik dik bakışından sakındı.

Il évita ses yeux.

Genellikle bir çocuk bana dik dik bakar.

un enfant me fixe.

Gözlerini oraya dik

Gardez les yeux là-bas

Kendilerini dik tutamıyorlar.

Il ne peut pas se tenir droit.

Dik dağa tırmandık.

Nous gravissions la montagne abrupte.

Başını dik tut.

Courage.

Sırtınızı dik tutun.

Redresse ton dos !

- İnsanlara bakmak kabalıktır.
- İnsanlara dik dik bakmak kabalıktır.

C'est impoli de fixer les gens.

İnsanlara dik dik bakmak hoş bir davranış değildir.

Il est impoli de dévisager les autres.

- Herkes gözlerini Tom'a dikti.
- Herkes Tom'a dik dik baktı.

Tout le monde dévisage Tom.

Atın üzerinde dik duramadım,

Étant incapable de me tenir droite sur ma selle,

Baksanıza, burası çok dik.

C'est abrupte.

Burası dik bir uçurum.

C'est complètement à pic.

Dik bir yamaca tırmandık.

Nous grimpâmes une pente raide.

O, dik yamaca bakakaldı.

Il fixa la pente raide.

Dik açı doksan derecedir.

Un angle droit mesure 90 degrés.

Biz dik dağa tırmanıyorduk.

Nous gravissions la montagne abrupte.

Sağ ayağım üstünde dik duracaktım.

Je devais m'appuyer sur mon pied droit.

- Tom inatçı.
- Tom dik başlı.

Tom est têtu.

Neden o kadar dik kafalısın ?

- Pourquoi êtes-vous si entêté ?
- Pourquoi es-tu si entêté ?
- Pourquoi es-tu si entêtée ?
- Pourquoi êtes-vous si entêtée ?

- Bu saçmalığın dik alası.
- Saçmalığın daniskası.

C'est vraiment n'importe quoi !

Yol dik yamaca doğru zikzak çiziyordu.

- Le chemin faisait des zigzags le long de la pente raide.
- Le chemin zigzaguait le long de la pente raide.

Bu iki çizgi birbirini dik açıyla kesmektedir.

Ces deux droites se coupent à angle droit.

Ve tırmanmanın mümkün olmadığı dik kayalıklar da var.

et des falaises abruptes trop instables pour être escaladées.

Burası dik bir uçurum, dümdüz. Muhtemelen 45 metreden fazladır.

Cette falaise est abrupte. Elle fait sûrement plus de 45 m.

Kayalık tırmanışları her zaman tehlikeli olur. Burası oldukça dik görünüyor

Escalader une falaise, c'est dangereux. Celle-ci a l'air assez escarpée,

Pisagor teoremi bir dik üçgenin hipotenüs uzunluğunu hesaplaman için izin verir.

Le théorème de Pythagore permet de calculer la longueur de l'hypoténuse d'un triangle rectangle.

Alabildiğine uzanan ve kavrulan vadiler var. Burası dik uçurumları olan kumtaşı kayalıklarla

Des vallées brûlantes qui s'étendent jusqu'à l'horizon, des falaises de sable abruptes,

Burası dik uçurumları olan kumtaşı kayalıklarla ve kilometrelerce uzunlukta dönüp dolaşan labirentlerle

des falaises de sable abruptes, et un labyrinthe de canyons en fente qui s'étend sur des kilomètres

Babası onun memur olmasını istedi, ancak genç Ney, aceleci ve dik başlı,

Son père voulait qu'il devienne commis, mais le jeune Ney, impétueux et têtu, rejoignit à la place

- O civatayı dik durdurdu.
- O, dimdik ayağa kalktı.
- O, dimdik ayağa fırladı.

Elle se tenait droit comme un i.

Bir üçgenin iki dik açısı varsa, o bir kenarı eksik bir karedir.

Si un triangle a deux angles droits, c'est un carré avec un côté en moins.

Şehir çok ağır tahkimliydi. Bayır ve uçurumların en dik yerinde , çevre ovadan oldukça yüksek bir yerdeydi.

La ville était lourdement fortifiée, située au sommet des pentes raides et des falaises, au-dessus de la plaine environnante.