Translation of "Bakar" in Japanese

0.023 sec.

Examples of using "Bakar" in a sentence and their japanese translations:

Odam bahçeye bakar.

私の部屋は庭に面している。

Otelimiz kıyıya bakar.

私達のホテルは海岸に面している。

Çocuklara bakar mısın?

子供たちの世話をしてくれますか。

Kedime bakar mısın?

私の猫の世話をしてくれませんか。

Evim güneye bakar.

私の家は南向きです。

Evimiz sahile bakar.

私たちの家は海岸に面している。

Tom kuşlara iyi bakar.

トムは小鳥の世話をよくする。

Yarın köpeğime bakar mısın?

明日、私の犬の世話をしていただけませんか。

Benim odam caddeye bakar.

私の部屋は通りに面している。

Erkek kardeşim köpeğimize bakar.

- 私の弟が私たちの犬の世話をする。
- 犬の世話は弟がしている。

Lütfen çocuklara bakar mısın?

子供たちの世話をしてくれますか。

O, benim çocuklarıma bakar.

- 彼女は私の子供達の世話をしてくれる。
- 彼女は私の子供の世話をしてくれる。
- 彼女は私の子供たちの世話をしてくれる。
- 彼女は、私の子どもの世話をしてくれる。

- Bebeğe çoğunlukla kız kardeşim bakar.
- Kız kardeşim sık sık bebeğe bakar.

私の姉はよくその赤ん坊の世話をします。

Yarın köpeğime bakar mısın lütfen?

明日、私の犬の世話をしていただけませんか。

Ben ölürsem çocuklarıma kim bakar?

もし私が死んだりしたら、誰が子どもたちの面倒を見てくれるだろう?

Ben yokken köpeğime bakar mısın?

私の留守中この犬の世話をしてくれませんか。

Benim için çocuklarıma bakar mısın?

私の代わりに子供たちの世話をしてくれませんか。

Büyükanne gün boyunca çocuklara bakar.

- 昼間は祖母が子供の面倒を見てくれます。
- 日中は祖母が子供の世話をしてくれてるんだ。

Buna benim için bakar mısın?

これを預かっていただけませんか。

Göz bir penceredir gönüle bakar.

眼は心の中を見る窓。

- Çocuklara kim bakıyor?
- Çocuklara kim bakar?

だれがその子たちの面倒を見るのか。

Biz yokken bizim hayvanlara bakar mısın?

留守の間、ペットの世話をしていただけますか。

Bakar bakmaz bir sıkıntısı olduğunu anlamıştım.

彼女が困っていることが私には一目でわかった。

Yaşça kendinden küçük olanlara tepeden bakar.

彼は下のものにいばっている。

O, gazetelere genellikle kahvaltıdan önce bakar.

彼はいつも朝食前に新聞に目を通す。

Ben dışarda iken çocuklara bakar mısın?

私が外出している間、子供たちの面倒を見てくれませんか。

Lütfen bu defa ona bakar mısın?

今回だけ大目に見てください。

O ona bakar bakmaz aşık oldu.

彼女を一目見るやいなや、彼は恋してしまった。

Genellikle bir çocuk bana dik dik bakar.

私のことをジッと見つめてきます

Daha genç kuşak şeylere farklı şekilde bakar.

若い世代の人たちは、物事を違った目で見る。

Yaşlı insan sık sık gençliğine geri bakar.

老人はしばしば若いころのことを回顧する。

O, sık sık oturur ve saatlerce denize bakar.

彼は何時間も座って海を見ていることがよくある。

Mary bazen saatler boyu öylece oturup denize bakar.

- メアリーは何時間もずっと座って海を眺めている事がある。
- メアリーは何時間もじっと座って海を眺めていることがある。

Mary bazen saatlerce hareketsiz oturur ve denize bakar.

- メアリーは何時間もずっと座って海を眺めている事がある。
- メアリーは何時間もじっと座って海を眺めていることがある。

Bu hastanedeki her bir hemşire beş hastaya bakar.

この病院では、各看護婦は5人の患者の看護を受け持っている。

Birçok doktor muayeneye başladıklarında ilk önce dilinize bakar.

多くの医者は診察の時にまず舌を調べる。

Japonya'nın illerinden biri olan Şizuoka, Pasifik Okyanusuna bakar.

静岡県は、太平洋に面する、日本の県の一つ。

Bence herkes biraz pişmanlık ile kendi çocukluğuna geri bakar.

人はだれでも、ある後悔の気持ちを抱きながら子供時代を振り返るものだと思う。

Lütfen benim için resepsiyonda yaklaşık bir saat bakar mısın?

一時間ぐらいの間、私の代わりに受付をやってください。

Odam güneye bakar, bu onu güneşli ve rahat yapar.

私の部屋は南向きなので、日がよく当たって非常に快適である。

Çoğu insan ortaya çıkan yeni fikirlere bakar ve onları yargılar.

多くの人は新しいアイデアが 出てきた時に評価をします

- Evim denize bakıyor.
- Benim evim denize doğru bakar.
- Evim full deniz manzaralı.

僕の家は海に面している。

- Buna ne dersin!
- Vay canına! Bu harika!
- Vay canına! Bu inanılmaz!
- Şu işe bakar mısın!
- Bak sen!

こりゃすごい!