Translation of "Yapmamalısın" in English

0.004 sec.

Examples of using "Yapmamalısın" in a sentence and their english translations:

Gürültü yapmamalısın.

You must not be noisy.

Bunu yapmamalısın.

You shouldn't do this.

Onu yapmamalısın.

You ought not do that.

- Onu artık yapmamalısın.
- Artık onu yapmamalısın.

You shouldn't do that anymore.

Sofrada ses yapmamalısın.

You must not make a noise at the table.

Onu şimdi yapmamalısın.

You shouldn't be doing that now.

Çok fazla yapmamalısın.

You shouldn't do too much.

Onun işini yapmamalısın.

You shouldn't do his work.

Onu burada yapmamalısın.

You shouldn't be doing that here.

Belki onu yapmamalısın.

Maybe you shouldn't do that.

Bunu Tom'la yapmamalısın.

You shouldn't do that with Tom.

Bunu henüz yapmamalısın.

You shouldn't do that yet.

Bunu burada yapmamalısın.

You must not do that here.

Bunu şimdi yapmamalısın.

You must not do that now.

Böyle bir şey yapmamalısın.

You shouldn't do such a thing.

Öyle adamlarla işbirliği yapmamalısın.

You shouldn't associate with men like that.

Bunu asla tekrar yapmamalısın.

You should never do that again.

Bence artık bunu yapmamalısın.

I think you shouldn't do that anymore.

Belki artık onu yapmamalısın.

Maybe you shouldn't do that anymore.

Belki onu tekrar yapmamalısın.

Maybe you shouldn't do that again.

Araba sürerken asla makyaj yapmamalısın.

You should never put on makeup while driving a car.

Sanırım bunu bir daha yapmamalısın.

I think you shouldn't do that again.

Kişisel olarak, bence bunu yapmamalısın.

Personally, I think you shouldn't do that.

Bunu asla kendi başına yapmamalısın.

You should never do that by yourself.

Hiçbir şekilde böyle bir şey yapmamalısın.

You must on no account do such a thing.

İnsanlara cinsiyetlerine göre farklı muamele yapmamalısın.

You should not discriminate against people based on their gender.

- Panik yapmamalısın.
- Panik yapmana gerek yok.

You don't need to panic.

Belki bunu artık Tom ile yapmamalısın.

Maybe you shouldn't do that with Tom anymore.

Sen tek başına bu tür şey yapmamalısın.

You should not do that kind of thing by yourself.

Artık 18 yaşındasın, böyle bir şey yapmamalısın.

Now that you are 18 years old, you should not do such a thing.

- Çorba içerken gürültü yapmamalısın.
- Çorbayı höpürdeterek içmemelisin.

You shouldn't make any noise when you eat soup.

- Bunu izinsiz yapmamalısın.
- Bunu izinsiz yapmaman gerekiyor.

You're not supposed to do that without permission.

Başka herkesin yapıyor gibi göründüğü şeyi her zaman yapmamalısın.

You shouldn't always do what everyone else seems to be doing.

- Bu, onu yapmaman gerektiği anlamına gelmez.
- Bu onu yapmamalısın anlamına gelmez.

It doesn't mean you shouldn't do it.