Translation of "Verecektir" in English

0.004 sec.

Examples of using "Verecektir" in a sentence and their english translations:

Biraz enerji verecektir.

Well, should be some energy.

Kararlılık meyvesini verecektir.

Persistence will pay off.

İnşallah çabalarınız meyvesini verecektir.

I hope your efforts will bear fruit.

Sadece zaman cevabı verecektir.

Only time will give the answer.

Tamam, bu biraz enerji verecektir.

Okay, that's a little bit of energy.

Çabalarınız bir gün karşılığını verecektir.

- Your efforts will pay off one day.
- Your efforts will one day bear fruit.

Çabalarınız bir gün meyvesini verecektir.

Your efforts will bear fruit someday.

İnşallah işler istenilen sonucu verecektir.

Hopefully, things will work out.

Alex "renk!" diye cevap verecektir.

Alex will answer, "Color!"

O, Tom'a bol zaman verecektir..

That'll give Tom plenty of time.

Tom, Mary'ye ihtiyacı olanı verecektir.

Tom will give Mary what she needs.

Sigara içmek size çok zarar verecektir.

Smoking will do you a lot of harm.

Tom size düzenli olarak haber verecektir.

- Tom will keep you posted.
- Tom will keep you informed.

Bu bize ihtiyaç duyduğumuz odağı verecektir.

That'll give us the focus we need.

Tom detayları daha sonra Mary'ye verecektir.

Tom will give Mary the details later.

Tom muhtemelen Mary'nin kazanmasına izin verecektir.

Tom will probably let Mary win.

Tom Mary'nin bunu yapmasına izin verecektir.

Tom will permit Mary to do that.

Tom, Mary'nin bunu yapmasına izin verecektir.

Tom will allow Mary to do that.

Tom bize ihtiyacımız olan her şeyi verecektir.

- Tom will give us everything we need.
- Tom is going to give us everything we need.

Tom muhtemelen Mary'nin araba kullanmasına izin verecektir.

Tom will probably let Mary drive.

Biraz yürüyüş kahvaltı için iyi bir iştah verecektir.

A little walk will give you a good appetite for breakfast.

Bu size, durum hakkında kabaca bir fikir verecektir.

This will give you an approximate idea of the situation.

Bu, Tom'a hakkında endişelenecek bir şey daha verecektir.

This will give Tom one more thing to worry about.

O bu konuda sana bazı iyi tavsiyeler verecektir.

He will give you some good advice on this matter.

Söylemek üzere olduğum şey sizin sorunuza cevap verecektir.

What I'm about to say will answer your question.

Bu, cümlelerin sayısını çabucak ikiye katlamamıza izin verecektir.

This will let us quickly double the number of sentences.

Bu biraz ışık verecektir. Tamam, şimdi yılanı bulmaya çalışalım.

And that will give me some light. Okay, let's try and find this snake now.

Bana biraz ışık verecektir. Tamam, şimdi yılanı bulmaya çalışalım.

[Bear] And that will give me some light. Okay, let's try and find this snake now.

Kapıyı üç kez çalarsan, Tom içeri girmene izin verecektir.

If you knock three times, Tom will let you in.

Böyle bir program zenginlere yardım edecek fakat fakirlere zarar verecektir.

Such a program will help the rich but harm the poor.

Bu kitap size Amerikan yaşam tarzı hakkında net bir fikir verecektir.

This book will give you a clear idea of the American way of life.

Mesela, eğer İspanyada ineklerle birlikte ahırınız varsa, Brüksel direk size para verecektir

For example, if you have a barn with cows in Spain, Brussels will give you cash straight

Bir araştırmaya göre, günde sadece bir bardak şarap içmek sağlığınıza zarar verecektir.

Drinking just one glass of wine a day will damage your health, according to a study.

Okumaktan asıl maksadın ne olursa olsun, kitaplar sana her zaman memnuniyet ve tatminkârlık duygusu verecektir.

No matter what your main purpose is in reading, books should never fail to provide contentment and satisfaction.