Translation of "Taktığı" in English

Bu, anneannemin taktığı yüzük.

This is a ring my grandmother wore.

Tom'un taktığı yüzük çok değerli.

- The ring that Tom is wearing is very valuable.
- The ring Tom is wearing is very valuable.

- Kimsenin umurunda değil.
- Kimsenin taktığı yok.

No one gives a shit.

Bu, Tom'un taktığı saate çok benziyor.

This looks a lot like the watch Tom used to wear.

Bütün hayatı boyunca taktığı bir bilezik taktım.

until he passed away, just a few months before the argument.

Jane annesinin taktığı gibi aynı kurdeleyi taktı.

Jane wore the same ribbon as her mother did.

Bu kravat tıpkı Tom'un taktığı gibi görünüyor.

That tie looks just like the one Tom is wearing.

Onun taktığı tılsım kötü ruhları uzaklaştırması gerekiyor.

The talisman he's wearing is supposed to ward off evil spirits.

Dünya herkesin bir maske taktığı büyük bir balo.

The world is a grand ball in which everyone wears a mask.

Bu kolye Clara halanın taktığı kolyenin aynısı değil mi?

Isn't this the same necklace that Aunt Clara wears?

Irene Pepperberg, Alex adını taktığı bir papağanın önünde yuvarlak bir tepsi tutuyor.

Irene Pepperberg holds a round tray in front of a parrot she has named Alex.

Bir balıkçı onu bir kancaya taktığı zaman, bir solucan sessizce çığlık atar mı?

Does a worm scream silently when a fisherman impales it on a hook?

Onun adı Geppetto'ydu fakat mahallenin çocuklarına göre tam sarı mısır renginde her zaman taktığı peruktan dolayı o, Palendina oldu.

His name was Geppetto, but to the boys of the neighborhood he was Polendina, on account of the wig he always wore which was just the color of yellow corn.