Translation of "Taktı" in French

O, gözlük taktı.

Il portait des lunettes.

O, şapkasını taktı.

Elle a mis son chapeau.

Tom ampulü taktı.

Tom a vissé l'ampoule.

Tom televizyonu prize taktı.

Tom a branché la télé.

O, radyonun fişini taktı.

Il brancha la radio.

Tom emniyet kemerini taktı.

- Tom a bouclé sa ceinture de sécurité.
- Tom attacha sa ceinture de sécurité.

Yüzüğü Mary'nin parmağına taktı.

- Il passa l'anneau au doigt de Marie.
- Il passa la bague au doigt de Marie.

Tom sırt çantasını taktı.

Tom a mis son sac à dos.

Kafayı şıhlara şeyhlere hocalara taktı

il est obsédé par les shrihs, les cheikhs, les enseignants

Adam bir kaplan maskesi taktı.

L'homme mit un masque de tigre.

Gözlüğünü taktı ve okumaya başladı.

Il mit ses lunettes et commença à lire.

George köpeğine bir zincir taktı.

Georges mit une chaîne à ce chien.

O, kalp şeklinde küpeler taktı.

Elle portait des boucles d'oreilles en forme de cœur.

Tom köpeğine bir pire tasması taktı.

Tom a mis un collier anti-puces à son chien.

O koyu mavi bir eşarp taktı.

Elle porta une écharpe bleu foncé.

Jane annesinin taktığı gibi aynı kurdeleyi taktı.

Jane portait le même ruban que sa mère.

O, sınavı geçmek için canını dişine taktı.

Elle a fait beaucoup d'efforts pour passer l'examen.

O, gözlüğünü çıkardı ve kontak lenslerini taktı.

Elle retira ses lunettes et mit ses lentilles.

Tom okula gittiği bisiklete yeni pedallar taktı.

Tom a mis de nouvelles pédales sur le vélo avec lequel il va à l'école.

İngilizler, Soult'a 'Lanet Dükü' adını taktı ve onları

Les Britanniques surnommaient Soult «le duc de la damnation» et les chassèrent à travers

Gözlerini güneşten korumak için koyu renk gözlük taktı.

Elle a mis des lunettes noires pour protéger ses yeux du soleil.

- Sana lakabını kim taktı?
- Sana lakabını kim verdi?

Qui vous a donné votre surnom ?

O bir silindir şapka ve bir tek gözlük taktı.

Il portait un chapeau haut-de-forme et un monocle.

O, hiç kimse onu tanımasın diye bir maske taktı.

Il portait un masque, de telle manière que personne ne pourrait le reconnaître.

- Tom çatıya TV anteni kurdu.
- Tom çatıya televizyon anteni taktı.

Tom a installé une antenne de télévision sur le toit.