Translation of "Taktı" in English

Şapkasını taktı.

She put her hat on.

Tom gözlüklerini taktı.

- Tom put on his glasses.
- Tom put his glasses on.

O, gözlük taktı.

He wore glasses.

O eldivenlerini taktı.

He put on his gloves.

Tom gözlük taktı.

Tom wore glasses.

O, şapkasını taktı.

She put on her hat.

Tom ampulü taktı.

Tom screwed in the light bulb.

Tom kulaklıklarını taktı.

Tom put on his headphones.

Tom şapkasını taktı.

- Tom put on his hat.
- Tom put his hat on.

Tom gözlüğünü taktı.

- Tom put on his goggles.
- Tom put his goggles on.

Tom kaskını taktı.

- Tom put on his helmet.
- Tom put his helmet on.

Tom eldivenlerini taktı.

- Tom put on his gloves.
- Tom put his gloves on.

Tom mandalı taktı.

Tom fixed the latch.

Sami maskeyi taktı.

Sami put the mask on.

Leyla tesettürü taktı.

Layla put the hijab on.

O, römorku arabasına taktı.

He attached the trailer to his car.

Tom bir kravat taktı.

Tom put on a tie.

Tom televizyonu prize taktı.

Tom plugged in the TV.

Tom bilgisayarını prize taktı.

Tom plugged in his computer.

Tom beni kafasına taktı.

Tom hung up on me.

O, radyonun fişini taktı.

He plugged in the radio.

Tom emniyet kemerini taktı.

Tom fastened his seatbelt.

Yüzüğü Mary'nin parmağına taktı.

He put the ring on Mary's finger.

Tom anahtarı kontağa taktı.

Tom put the key in the ignition.

Tom güneş gözlüğünü taktı.

Tom put on his sunglasses.

Tom oltaya yem taktı.

Tom baited the hook.

Tom fişi prize taktı.

Tom pushed the plug into the socket.

Tom lastik eldivenlerini taktı.

Tom put on his rubber gloves.

Tom gözlüğünü tekrar taktı.

Tom put his glasses back on.

Tom yine peruğunu taktı.

Tom put his wig back on.

Tom kaskını geri taktı.

Tom put his helmet back on.

Tom anahtarı kilide taktı.

Tom put the key in the lock.

Tom sırt çantasını taktı.

Tom put on his backpack.

Tom kulaklıklarını tekrar taktı.

Tom put his headphones back on.

Tom kol düğmelerini taktı.

Tom put on his cufflinks.

Mary sahte kirpikler taktı.

Mary wore false eyelashes.

O, yüzüğü parmağına taktı.

She put the ring on her finger.

Mary yüzüğü parmağına taktı.

Mary put the ring on her finger.

Tom arabayı vitese taktı.

Tom put the car into gear.

Tom bir disk taktı.

Tom inserted a disk.

Tom bir maske taktı.

Tom wore a mask.

Tom mesaja tekrar taktı.

Tom looked at the message again.

Mary altın küpelerini taktı.

Mary put on her gold earrings.

Mary madalyonu boynuna taktı.

Mary fastened the locket around her neck.

Tom şapkayı kaldırıp taktı.

Tom picked up the hat and put it on.

Mary güneş gözlüğünü taktı.

Mary put her sunglasses on.

Polisler, Tom'a kelepçe taktı.

The police officers put the cuffs on Tom.

Sami daima yüzük taktı.

Sami always wore rings.

Sami bir maske taktı.

Sami wore a mask.

Tom kovboy şapkasını taktı.

Tom put on his cowboy hat.

Tom uçurtmaya ip taktı.

Tom attached a string to the kite.

Kafayı şıhlara şeyhlere hocalara taktı

he's obsessed with shrihs, sheikhs, teachers

Kadın bir inci kolye taktı.

The lady wore a necklace of pearls.

Adam beline bir silah taktı.

The man wore a gun on his hip.

Adam bir kaplan maskesi taktı.

The man wore a mask of a tiger.

O, oltaya canlı yem taktı.

He put live bait on a hook.

Çok parlak bir kravat taktı.

He wore a very loud necktie.

Gözlüğünü taktı ve okumaya başladı.

He put on his glasses and began to read.

Tom yüzüğü Mary'nin parmağına taktı.

- Tom put the ring on Mary's finger.
- Tom slid the ring on Mary's finger.

Tom bir güneş gözlüğü taktı.

- Tom put on a pair of shades.
- Tom put on a pair of sunglasses.

George köpeğine bir zincir taktı.

George put a chain on the dog.

Tom çengele bir solucan taktı.

Tom put a worm on the hook.

Tom müzik çalarını bilgisayarına taktı.

Tom plugged his music player into his computer.

Tom emniyet kemerini geri taktı.

Tom put his seatbelt back on.

Tom gözlüğünü tekrar geri taktı.

Tom put his goggles back on.

Polis memuru Tom'a kelepçe taktı.

The police officer put handcuffs on Tom.

Tom siyah bir peruk taktı.

Tom put on a black wig.

Tom bir gaz maskesi taktı.

Tom put on a gas mask.

Mary gümüş madalyonu boynuna taktı.

Mary put the silver locket around her neck.

O, kalp şeklinde küpeler taktı.

She wore heart-shaped earrings.

Tom kahve makinesini prize taktı.

Tom plugged in the coffee maker.

Mary en sevdiği kolyesini taktı.

Mary wore her favorite necklace.

Leyla bir güneş şapkası taktı.

Layla put on a sun hat.

- Tom, Mary'ye kafayı taktı.
- Tom, Mary'yi kafasına taktı.
- Tom, Mary'ye abayı yaktı.

Tom was hung up on Mary.

Tom köpeğine bir pire tasması taktı.

Tom put a flea collar on his dog.

Tom bütün kapılarına yeni kilitler taktı.

Tom put new locks on all his doors.

Tom motoru çalıştırdı ve vitesi taktı.

Tom started the engine and put it in gear.

O koyu mavi bir eşarp taktı.

She wore a dark blue scarf.

Tom mektubu okumak için gözlüğünü taktı.

Tom put on his spectacles to read the letter.

Tom arabayı vitese taktı ve uzaklaştı.

- Tom put the car in gear and drove away.
- Tom put the car in gear and drove off.

Tom hariç ailede herkes gözlük taktı.

Everybody in the family wore glasses except for Tom.

O göğsüne kırmızı bir fular taktı.

He wore a red sash across his chest.

Tom sözleşmeyi okumak için gözlüğünü taktı.

Tom put on his glasses to read the contract.

Tom gözlüğünü buldu ve onu taktı.

Tom found his glasses and put them on.

Tom gözlüğünü taktı ve kitabı açtı.

Tom put on his glasses and opened the book.

Mary kalp şeklinde bir madalyon taktı.

Mary wore a heart-shaped locket.

Tom nişan yüzüğünü Mary'nin parmağına taktı.

Tom put the engagement ring on Mary's finger.

Mary ayak bileğine bir bilezik taktı.

- Mary wore an ankle bracelet.
- Mary wore an anklet.

Tom kafayı uzay ve astronomiye taktı.

Tom became obsessed with space and astronomy.

Mary kristal taşlı bir kolye taktı.

Mary wore a rhinestone necklace.

- İpi uçurtmaya bağladı.
- İpi uçurtmaya taktı.

He attached the string to the kite.

Yeni aldığı telleri eski gitarına taktı.

He put new strings on the old guitar that he had just bought.

Jane annesinin taktığı gibi aynı kurdeleyi taktı.

Jane wore the same ribbon as her mother did.