Translation of "Silahın" in English

0.009 sec.

Examples of using "Silahın" in a sentence and their english translations:

Silahın nerede?

Where's your gun?

Silahın var mı?

Do you have a gun?

Silahın yüklü mü?

Is your gun loaded?

Bir silahın var mı?

Do you own a gun?

Hiç silahın var mı?

Do you have any weapons?

Parmak iziniz silahın üstündeydi.

Your fingerprints were on the gun.

Bu silahın kurşunu yok.

This gun is out of bullets.

Silahın var, değil mi?

You're a gun owner, aren't you?

- Bu silahın nasıl kullanılacağını bilir.
- Bu silahın nasıl kullanılacağını biliyor.

He knows how to use this weapon.

Uzakta bir silahın patladığını duydum.

They heard a gun go off in the distance.

Bu silahın nasıl kullanılacağını biliyor.

He knows how to use this weapon.

Bir silahın yok, değil mi?

You don't have a gun, do you?

Hâlâ bir silahın var mı?

Do you still have a gun?

Geri tepme, silahın hassasiyetini azaltır.

The recoil reduces the weapon's accuracy.

Tom silahın dolu olduğunu bilmiyordu.

Tom didn't know the gun was loaded.

Kaç tane ateşli silahın var?

How many firearms do you own?

Evinde bir silahın var mı?

Do you have a gun in your house?

Sami silahın Leyla'nın olduğunu düşünüyordu.

Sami thought the gun was Layla's.

- Silahın olduğunu biliyorum.
- Silahınızın olduğunu biliyorum.

- I know you've got a gun.
- I know that you've got a gun.

Tom bir silahın kurulma sesini duydu.

Tom heard the sound of a gun being cocked.

Uyuşturucu ve silahın karaborsası çok geniştir.

The black market of drugs and weapons is very wide.

Tom bana silahın yüklü olmadığını söyledi.

Tom told me the gun wasn't loaded.

- Bu silahın nasıl kullanılacağını bilir.
- Bu silahın nasıl kullanılacağını biliyor.
- Bu silahı nasıl kullanacağını biliyor.

He knows how to use this weapon.

Tom silahın yüklü olmadığına dair güvence verdi.

Tom assured me the gun wasn't loaded.

Manuel ateşli silahın 14. yüzyılda ortaya çıktığı düşünülmektedir.

It is thought that manual firearms appeared in the 14th century.

Sami o silahın orada, evinde ne aradığını bilmiyordu.

Sami didn't know what that gun was doing there, in his house.

Silahın dolu olduğunu sanmıyorum fakat hâlâ çok dikkatli olmalısın.

- I don't think the gun is loaded, but you should still be very careful.
- I don't think that the gun is loaded, but you should still be very careful.