Translation of "Satıcısı" in English

''Ekmek satıcısı olacağım'' diyordum.

I'm like, "OK, I'm going to be a bread guy now."

O, bir balık satıcısı.

He is a fish dealer.

O bir araba satıcısı.

He's a car salesman.

Oyuncak satıcısı çok samimiydi.

The toy seller was very friendly.

Tom sabıkalı bir uyuşturucu satıcısı.

Tom is a convicted drug dealer.

Dan bir uyuşturucu satıcısı oldu.

Dan became a drug dealer.

O araba satıcısı dürüst değil.

That car salesman isn't honest.

Bu araba satıcısı dürüst değil.

This car salesman is not honest.

Tom bir uyuşturucu satıcısı oldu.

Tom became a drug dealer.

Tom bir uyuşturucu satıcısı değil.

Tom isn't a drug dealer.

Tom ikinci el araç satıcısı.

Tom is a used car salesman.

Meyve satıcısı "Bak ama dokunma" diyor.

"Look but don't touch", says the fruit vendor.

O, bir ikinci el araç satıcısı.

He's a used car salesman.

Çalıntı mal satıcısı çalıntı mallarla yakalandı.

The fence was caught with the stolen goods.

Yol üzerinde birçok meyve satıcısı vardır.

There are many fruit vendors on the way.

Tom bir sanat satıcısı, değil mi?

Tom is an art dealer, isn't he?

Tom bir araba satıcısı, değil mi?

Tom is a car salesman, isn't he?

Polis Tom'un bir uyuşturucu satıcısı olduğundan şüphelendi.

- The police suspected that Tom was a drug dealer.
- The police suspected Tom was a drug dealer.

O, kullanılmış araba satıcısı olarak işini kaybetti.

He lost his job as a used car salesman.

O araba satıcısı oldukça acayip bir adam.

That car salesman was a pretty off the wall kind of guy.

Fadil, Rami adında bir uyuşturucu satıcısı tanıyordu.

Fadil knew a drug dealer by the name of Rami.

Tom tıpkı babası gibi bir araba satıcısı oldu.

Tom became a car salesman, just like his dad.

Tom bir kullanılmış araba satıcısı olarak işini kaybetti.

Tom lost his job as a used car salesman.

Dan tehlikeli bir uyuşturucu satıcısı için uyuşturucu sattı.

Dan sold drugs for a dangerous drug dealer.

Tom bir ikinci el araba satıcısı, değil mi?

Tom is a used car salesman, isn't he?

Tom'un ebeveynleri onun bir kullanılmış araba satıcısı olmasını istemiyordu.

Tom's parents didn't want him to become a used car salesman.

- Tom ikinci el araç satıcısı.
- Tom kullanılmış araç satıcısıdır.

Tom is a used car salesman.

Tom bir kullanılmış araba satıcısı bulmak için sarı sayfalara baktı.

Tom looked in the yellow pages to find a used car dealer.

O araba satıcısı bu kullanılmış Toyota'nın iyi durumda olduğunu söylediğinde bana yanlış bilgi vermiş.

That car dealer gave me a bum steer when he told me this used Toyota was in good condition.

Mahkûm uyuşturucu satıcısı ölüm cezasını ömür boyu hapis cezasına düşürtmek için yetkililere boyun eğmeye istekliydi.

The convicted drug dealer was willing to comply with the authorities to have his death sentence reduced to a life sentence.