Translation of "Oyuncak" in English

Oyuncak evler.

Bounce houses.

Oyuncak Hikayesi

Toy Story

Fabrika oyuncak üretiyor.

The factory manufactures toys.

Hayvanlar oyuncak değildir!

Animals are not toys!

Hangi oyuncak büyük?

What toy is big?

- Birkaç oyuncak satın al.
- Birkaç oyuncak satın alın.

Buy some toys.

- O oyuncak kapış kapış satılıyor.
- O oyuncak çok satılıyor.

That toy is selling like hot cakes.

Aynısı Oyuncak Hikâyesi'nde olmakta.

The same thing happens in Toy Story for example,

Bu bir oyuncak bebek.

That's a doll.

Oyuncak bebeği yatağına yatıracak.

She will lay the doll on her bed.

Bu oyuncak erkekler için.

This toy is for boys.

O, Çin'de oyuncak üretiyor.

He manufactures toys in China.

Mary oyuncak bebeğine sarıldı.

Mary hugged her doll.

O sadece bir oyuncak.

It's just a toy.

Ona bir oyuncak aldım.

I got her a doll.

Çocuk bir oyuncak istiyor.

The boy wants a toy.

O fabrika oyuncak üretir.

That factory makes toys.

Çocuğa bir oyuncak aldı.

She bought a toy for the boy.

Çocuklar oyuncak bloklarla oynadılar.

The children played with toy blocks.

Çocuk oyuncak için ağladı.

The child cried for the toy.

Tom'un evi oyuncak dolu.

Tom's house is full of toys.

Oyuncak bölümü beşinci katta.

The toy department is on the fifth floor.

Çocuğun oynadığı oyuncak bozuk.

The toy the boy was playing with is broken.

Kız oyuncak bebeğiyle oynuyor.

The girl is playing with her doll.

Bunu oyuncak kutuna koy.

Take this to your toy box.

Mary bir oyuncak bebek.

Mary is a doll.

Oyuncak bebeklerin çok hoş.

Your doll's very pretty.

Kate oyuncak bebeğini giydiriyor.

Kate is dressing her doll.

O oyuncak ahşaptan yapılmıştır.

That toy is made of wood.

Tom oyuncak kamyonuyla oynuyor.

Tom is playing with his toy truck.

Bu sadece bir oyuncak.

That's only a toy.

Bu bir oyuncak değil!

- It's not a toy!
- This is not a toy!

Mary oyuncak bebeklerle oynardı.

Mary used to play with dolls.

O oyuncak tahtadan yapılmış.

That toy is made out of wood.

Mary oyuncak bebekleriyle oynuyor.

Mary is playing with her dolls.

Oyuncak satıcısı çok samimiydi.

The toy seller was very friendly.

Ona bir oyuncak verin.

Give her a doll.

Oyuncak mağazası okulun yanında.

The toy store is by the school.

O oyuncak bebeği istiyorum!

- I want that doll.
- I want that doll!

Tom çocuklarına oyuncak alıyor.

- Tom is buying some toys for his children.
- Tom is buying his children some toys.

Hadi oyuncak mağazasına gidelim.

Let's go to the toy store.

O bir oyuncak değil.

- It's not a toy.
- It isn't a toy.

Bu fabrika oyuncak üretir.

This factory makes toys.

- Kız kardeşim oyuncak bebeklerle oynuyor.
- Kız kardeşim oyuncak bebeklerle oynar.

- My sister is playing with dolls.
- My sister plays with dolls.

- Çocuğa bir oyuncak aldı.
- O, çocuk için bir oyuncak aldı.

- She bought a toy for her child.
- She bought a toy for the kid.

- Çocuk için bir oyuncak satın aldı.
- Çocuk için bir oyuncak aldı.

She bought a toy for the boy.

Din tüccarlarının elinde oyuncak olması

religious merchants having toys in their hands

O oyuncak bebeği nerede buldun?

Where did you find that doll?

O bir oyuncak için ağlıyordu.

She was crying for a toy.

O, bana bir oyuncak verdi.

She gave me a doll.

Ona bir oyuncak bebek aldım.

I got her a doll.

Ona bir oyuncak bebek verdi.

He presented her with a doll.

Onlar bu fabrikada oyuncak yaparlar.

They make toys at this factory.

Bu bir Japon oyuncak bebeği.

This is a Japanese doll.

O, çocuğa bir oyuncak verdi.

He gave the child a toy.

Mary küçükken oyuncak düdük çalardı.

- In her youth, Mary played the penny whistle.
- Mary played the tin whistle when she was young.

Kaç tane oyuncak bebeğin var?

How many dolls do you have?

Kız kardeşim oyuncak bebeklerle oynar.

My sister plays with dolls.

Farklı ülkelerden oyuncak bebekler toplarım.

I collect dolls from different countries.

Mahallede bir oyuncak dükkanı var.

There is a toy shop in the neighborhood.

Kız kardeşim oyuncak bebeklerle oynuyor.

My sister is playing with dolls.

Oğlan oyuncak askerleri ile oynuyor.

The boy is playing with his toy soldiers.

Kutuda oyuncak bir bebek var.

There is a doll in the box.

O Tom, benim oyuncak ayım.

That's Tom, my teddy-bear.

Anna için oyuncak bebek yapıyorum.

I make a doll for Anna.

Burada bir sürü oyuncak var.

There are a lot of toys here.

- Oyuncakçı kapandı.
- Oyuncak dükkânı kapandı.

The toy store is closed.

O, bir oyuncak bebekle oynuyor.

She is playing with a doll.

Kız oyuncak bebeğinin saçını taradı.

The girl combed her doll's hair.

Ona bir oyuncak bebek gönderdim.

I sent her a doll.

Küçük kız oyuncak ayısına sarıldı.

The little girl hugged her teddy bear.

Bu oyuncak neredeyse yok edilemez.

This toy is almost indestructible.

O hâlâ oyuncak bebeklerle oynuyor.

She still plays with dolls.

Tom oyuncak arabalarıyla oynamayı seviyor.

Tom likes playing with his toy cars.

Kedi neden oyuncak bebekten korkuyor?

Why is the cat scared of the doll?

Tom oyuncak traktörü ile oynadı.

Tom played with his toy tractor.

Mary oyuncak bebeğini mikrodalgaya koydu.

Mary put her doll in the microwave.

Ann'e oyuncak bir bebek yaptım.

- I made Ann a doll.
- I made a doll for Ann.

Çocuk oyuncak araba için ağladı.

The child cried for a toy car.

Tom'a bir oyuncak araba aldım.

I bought Tom a toy car.

Çocuklarla birlikte oyuncak mağazasına gidiyorum.

I'm going to the toy store with the children.

Oyuncak bebeğinize ne isim vereceksiniz?

What are you going to name your doll?

Sadece masaya bir oyuncak koyun.

You just put a toy down on the table.

Sami zararsız bir oyuncak ayıydı.

Sami was a harmless teddy bear.

Oyuncak düdüğü nasıl çalacağımı bilmiyorum.

I don't know how to play the tin whistle.

Lütfen dolgulu oyuncak hayvanlarımla oynama.

Please don't play with my stuffed animals.

Çocukken en sevdiğin oyuncak hangisiydi?

What was your favorite toy when you were a child?

Tom oyuncaklarını oyuncak kutusuna koydu.

Tom put his toys into the toy box.

Tom torununa bir oyuncak yaptı.

- Tom made a toy for his grandson.
- Tom made his grandson a toy.

Erkek çocukları oyuncak bebeklerle oynamaz.

Boys don't play with dolls.