Translation of "Söylerken" in English

0.004 sec.

Examples of using "Söylerken" in a sentence and their english translations:

Şarkı söylerken yürüyorum.

While I sing, I'm walking.

Şarkı söylerken tepeye tırmandık.

As we were singing songs, we climbed to the top.

Şarkısını söylerken bana gülümsedi.

She smiled at me while she sang a song.

Seni şarkı söylerken duydum.

I heard you sing.

Tom, yalan söylerken yakalandı.

Tom was caught in a lie.

Tom yalan söylerken yakalandı.

Tom was caught lying.

- Seni şarkı söylerken dinlemeyi seviyorum.
- Sizi şarkı söylerken dinlemeyi seviyorum.

I like listening to you sing.

Komediyi bıraktığımı söylerken bunu kastetmiştim.

and that is what I meant when I said I quit comedy.

O, duşta şarkı söylerken duyuldu.

He was heard singing in the shower.

Betty şarkı söylerken Jane'i öldürdü.

Betty killed Jane while she was singing.

Tom'a söylerken orada olabilir miyim?

Can I be there when you tell Tom?

Almanlar "squirrel" kelimesini söylerken zorlanmaktadırlar.

Germans have a hard time pronouncing the word "squirrel".

Tom şarkı söylerken detone oldu.

Tom sang off-key.

Tom'u Fransızca şarkı söylerken duydum.

I heard Tom singing in French.

Şarkı söylerken o, bana gülümsedi.

He smiled while singing.

Üç fikrim olduğunu söylerken yalan söylemiştim.

I told you I had three ideas, and that was a lie.

Kaybolan kız adını söylerken hıçkırarak ağladı.

- The stray girl sobbed her name.
- The girl who'd got lost sobbed as she said her name.

Ona şarkı söylerken onun yüzü kızardı.

Her face reddened as he sang to her.

O şarkı söylerken ben burada oturacağım.

I'll be sitting here while he's singing.

Tom Mary yalan söylerken söyleyebileceğini düşünüyor.

- Tom thinks he can tell when Mary is lying.
- Tom thinks that he can tell when Mary is lying.

Tom bunu söylerken bir sorun yaşamadı.

Tom had no problem saying that.

Bunu söylerken şaka mı yapıyorsun ciddi misin?

Are you joking or are you serious when you say this?

Boston'da bir kulüpte şarkı söylerken Tom'la karşılaştım.

I met Tom when I was singing in a club in Boston.

O bütün kalbiyle şarkı söylerken seyirci derinden etkilendi.

As she sang with all her heart, the audience was deeply moved.

Onu şarkı söylerken görüyorum ama bu sıkça değil.

I see him singing, but this isn't often.

Seni bir kez daha şarkı söylerken duymak istiyorum.

I just want to hear you sing one more time.

Şarkı söylerken yüzümü yıkarken bir sabun köpüğü yuttum.

I swallowed a soap bubble when I was washing my face while singing.

- Tom'un şarkı söylediğini duydum.
- Tom'u şarkı söylerken duydum.

I heard Tom sing.

Evrenin her zaman önümde olacağını söylerken ne demeye çalıştın?”

What do you mean, the universe is always going to get there before me?"

Jessie onun kulağına bir şey söylerken Charles'ın tarafında durdu.

Jessie stood at Charles's side talking into his ear.

- Tom'dan hoşlanmadığımı söylerken yalan söylemiştim.
- Tom'u sevmediğimi söylemem yalandı.

I lied when I said I didn't like Tom.

- Bunu yapmadığımı söylerken yalan söylemiştim.
- Bunu yapmadım derken yalan söylemiştim.

I lied when I said I didn't do that.

- Seni seviyorum derken ciddiydim.
- Seni seviyorum dediğimde ciddiydim.
- Seni sevdiğimi söylerken ciddiydim.

- I was serious when I said I love you.
- I was serious when I said I loved you.

- Kimsenin şarkı söylediğini duymadım.
- Kimseyi şarkı söylerken duymadım.
- Şarkı söyleyen kimseyi duymadım.

- I didn't hear anyone singing.
- I didn't hear anybody singing.

- Yemek yapmasını öğrenirsen seninle evlenirim dediğimde ciddiyim.
- Yemek yapmayı öğrenirsen seninle evleneceğimi söylerken ciddiyim.

I'm serious when I say if you'll learn how to cook, I'll marry you.

- Tom birinin şarkı söylediğini duyduğunu söyledi.
- Tom şarkı söyleyen birisini duyduğunu söyledi.
- Tom birisini şarkı söylerken duyduğunu söyledi.

- Tom said he heard someone singing.
- Tom said he heard somebody singing.
- Tom said that he heard someone singing.
- Tom said that he heard somebody singing.