Translation of "Tepeye" in English

- Tepeye çıkmalısın.
- Tepeye tırmanmalısın.

You must go up the hill.

Tepeye tırman.

Climb to the top.

Tepeye koştum.

I ran up the hill.

Ben tepeye yürüdüm.

I walked up the hill.

Tepeye kadar tırmandık.

We climbed right up to the top.

Tom tepeye koştu.

Tom ran up the hill.

Tom tepeye tırmandı.

Tom climbed up the hill.

İngilizler tepeye tırmandı.

The British climbed the hill.

Şarkı söylerken tepeye tırmandık.

As we were singing songs, we climbed to the top.

Sık sık tepeye giderdi.

He would often go to the hill.

Ken tepeye kadar koştu.

Ken ran up the hill.

Tom tepeye koşmaya başladı.

Tom started running up the hill.

Tepeye vardığımızda güvende olacağız.

We'll be safe when we get into the hills.

Sınıftaki herkes tepeye tırmandı.

Everyone in the class climbed the hill.

Ordu tepeye kadar ilerledi.

The army advanced up the hill.

Onlar tepeye tırmanmaya başladılar.

They began to climb the hill.

Şafağın sökmesiyle... ...sıcaklık tepeye fırlıyor.

With the break of dawn, temperatures soar.

O, tepeye doğru yavaşça sürdü.

He drove slowly up the hill.

Tom tepeye tırmanmak için çabaladı.

Tom struggled to climb to the top.

Tom araçla yavaşça tepeye çıktı.

Tom drove slowly up the hill.

Tepeye çıkmak için mücadele verdi.

He struggled to climb to the top.

- O,tepeye ulaşamayacak kadar çok kısadır
- O, tepeye ulaşamayacak kadar çok kısa.

She's too short to reach the top.

Yaşlı hanımefendi tepeye kadar yavaşça yürüdü.

The old lady walked slowly up the hill.

O sabit bir hızda tepeye yürüyordu.

He was walking up the hill at a steady pace.

Jack, Jill ve Alice tepeye tırmandılar.

Jack, Jill and Alice went up the hill.

Düz arazi hiçbir dağ veya tepeye sahip değildir.

Flat land has no mountains or hills.

Tepeye kadar koştuktan sonra, ben tamamen nefes nefese kaldım.

After running up the hill, I was completely out of breath.

Mary'nin evine ulaşmadan önce tepeye doğru 100 yorucu basamağı tırmanmak zorundasınız.

You have to climb an exhausting 100 steps up the hill before reaching Mary's house.

Tepenin üstünde bir mahzen kazıldı ve onlar evi yavaşça yoldan tepeye taşıdılar.

A cellar was dug on top of the hill and they slowly moved the house from the road to the hill.

Taşlar kaydırılarak tepeye kadar çıkarılıyordu inşaat bittikten sonra ise en dış sarmal kısım yıkılarak bugün ki halini alıyor

the stones were shifted to the top of the hill, and after the construction was finished, the outermost spiral part was destroyed and becomes what it is today.