Translation of "Kilisede" in English

Tom kilisede.

- Tom is in church.
- Tom is in the church.

Ona kilisede rastladım.

I met her at the church.

Cüzdanımı kilisede unuttum.

I forgot my purse in the church.

Kilisede Tom'la karşılaştım.

I met Tom at church.

O neden kilisede?

Why is she in the church?

Dan kilisede tutuklandı.

- Dan was arrested at church.
- Dan was arrested in the church.

Biz kilisede tanıştık.

We met at the church.

Yarın kilisede görüşürüz.

See you tomorrow in church!

Onunla kilisede tanıştım.

I met him at church.

Onlar neden kilisede?

Why are they in the church?

Tom şimdi kilisede.

Tom is at church now.

Bir kilisede evlenmedik.

We didn't get married in a church.

- Dan kilisede Linda'ya rastladı.
- Dan kilisede Linda'yla karşılaştı.

Dan met Linda at the church.

Tom şu anda kilisede.

- Tom is at church right now.
- Tom is at church now.

Pazar günü kilisede görüşürüz.

See you in church on Sunday.

O, kilisede yanımda oturdu.

She sat beside me in church.

Pua kilisede şarkı söyler.

Pua sings at church.

Pua kilisede şarkı söyledi.

Pua sang at church.

Pua kilisede şarkı söylüyor.

Pua is singing at church.

Pua kilisede şarkı söyleyecek.

Pua is going to sing at church.

Tom'u bugün kilisede gördüm.

I saw Tom in church today.

Bugün kilisede Mary'yi gördüm.

I saw Mary in church today.

Birçok Japon kilisede evlendi.

Many Japanese get married in church.

Kilisede terbiyeli olmak zorundasın.

You have to behave in the church.

Tom kilisede şarkı söyledi.

Tom sang at church.

Tom kilisede şarkı söyler.

Tom sings at church.

Tom kilisede yanımda oturdu.

Tom sat beside me in church.

O şu an kilisede.

She is at church right now.

Ben kilisede şarkı söyledim.

I sang at church.

Ben kilisede şarkı söylerim.

I sing at church.

Leyla kilisede bir sekreterdi.

Layla was a secretary at a church.

Sami kilisede kurtuluş buldu.

Sami found redemption at church.

Sami, Leyla'yı kilisede gördü.

Sami saw Layla at church.

Sami, kilisede çok aktifti.

Sami was very active in church.

Dün neden kilisede değildin?

Why weren't you at church yesterday?

Bir kilisede genellikle org bulunur.

There is usually an organ in a church.

Bayanın cenazesi yerel kilisede düzenlendi.

The lady's funeral was held at the local church.

Tom bizim kilisede org çalıyor.

Tom plays organ at our church.

Onun kilisede olduğunu biliyor musun?

Do you know she's in the church?

Sizin atalarınız bu kilisede gömülüdürler.

Your ancestors are buried at this church.

Tom geçen pazar kilisede değildi.

Tom wasn't at church last Sunday.

Tom kilisede benim yanıma oturdu.

Tom sat next to me in church.

Geçen pazar kilisede Tom'u gördüm.

I saw Tom in church last Sunday.

Sami bir kilisede cinayet işledi.

Sami committed a murder in a church.

O, kilisede çok sayıda soru sordu.

She asked too many questions at church.

O kesinlikle bir kilisede evlenmek istiyor.

He definitely wants to get married in a church.

Konferans, özel seçilmiş bir kilisede düzenlenecek.

The conference will be held in a specially selected church.

Yarın onun kilisede şarkı söyleyeceğinden eminim.

I'm sure she is going to sing at church tomorrow.

Yaralıları tıbbi tedavi için kilisede toplayın.

Gather your injured at the church for medical treatment.

Sami yerel bir kilisede vakit geçirdi.

Sami spent time at a local church.

Sami'ye kilisede bir yangın olduğu söylendi.

Sami was told there was a fire at the church.

Sami, Leyla'ya kilisede bir iş verdi.

Sami gave Layla a job at the church.

Tom şu an kilisede, değil mi?

Tom is at church now, isn't he?

Katolik liderler hepimizin kilisede birleşmesini tavsiye ediyor.

Catholic leaders urge all of us to unite in the church.

Geçen pazar kilisede organ çalan Tom muydu?

Was that Tom who was playing the organ at church last Sunday?

Tom geçen pazar kilisede Mary'nin yanında oturdu.

Tom sat beside Mary in church last Sunday.

Tom Mary'yi kilisede yapayalnız otururken bulduğuna şaşırdı.

Tom was surprised to find Mary sitting all alone in the chapel.

Kilisede birçok kişi dizlerinin üzerinde dua eder.

In church many people get on their knees to pray.

Tom kilisede şarkı söyleyerek büyümüş gibi görünüyor.

Tom sounds like he grew up singing in church.

- Kilisede olduğumu hissettim.
- Kendimi kilise içinde gibi hissettim.

I felt like I was in church.

Saatlerce yürüyüşten sonra, dua etmek için bir kilisede durakladılar.

After hours of walking, they stopped to pray in a church.

Tom ve Mary buradan çok uzakta olmayan küçük bir kilisede evlendiler.

Tom and Mary were married in a small church not too far from here.