Translation of "Politika" in English

0.006 sec.

Examples of using "Politika" in a sentence and their english translations:

Politika ikiyüzlülüktür.

Politics is hypocrisy.

Biz politika tartıştık.

We argued politics.

Politika ilgimi çekmiyor.

Politics don't interest me.

Bu standart politika.

It's standard policy.

Bu politika değişebilir.

That policy could change.

Politika oldukça açıktır.

The policy is pretty clear.

Onlar politika konuştu.

They talked politics.

Burada politika yapmam.

I don't make the policies here.

Politika hızla değiştirildi.

The policy was quickly changed.

Politika yalnızca enflasyonu hızlandıracak.

The policy will only accelerate inflation.

Onun politika tutkusu yok.

He has no political ambition.

- Politika kirlidir.
- Siyaset kirlidir.

Politics is dirty.

Bu aptalca bir politika.

That's a stupid policy.

Bu iyi bir politika.

It's a good policy.

Mary politika ile ilgilenir.

Mary is interested in politics.

Bu tartışılabilir bir politika.

It's a questionable policy.

Bu alışılmadık bir politika.

This is an unusual policy.

Politika bir algılama sanatıdır.

Politics is the art of perception.

Politika kirli bir iş.

Politics is a dirty business.

Tom bir politika danışmanıdır.

Tom is a policy adviser.

Politika bir fikirler savaşıdır.

Politics is a battle of ideas.

Yeni siyasi partinin isminin "Politika Üzerinde Politika" olacağı kararı alındı.

It was decided that the new political party's name would be "Policy over Politics".

Dürüstlük, sanırım, en iyi politika.

Honesty, I believe, is the best policy.

Onlar yeni bir politika benimsedi.

They adopted a new policy.

Politika konuşmaktan sakınmayı tercih ederim.

I'd rather not say anything about politics.

Yeni politika üzerine kararlar alıyorlar.

They make decisions on new policy.

Politika hakkında konuşmaktan nefret ediyorum.

I hate talking about politics.

Eskisi kadar politika ile ilgilenmiyorum.

I'm not as interested in politics as I used to be.

Tom politika ile hiç ilgilenmez.

Tom isn't interested in politics at all.

Tom yeni bir politika benimsedi.

Tom adopted a new policy.

Barışçı politika savunulamaz bir ideolojidir.

Pacifism is an untenable ideology.

Dürüstlük asla en iyi politika değildir.

Honesty is never the best policy.

Gizli bir politika belgesi basına sızdırıldı.

A secret policy document was leaked to the newspapers.

Kültür onları birleştirirken politika insanları böler.

Politics divides people, while culture unites them.

Politika konusunda daima çok hırslı oldum.

I have always been very passionate about politics.

Politika, gerekli olanı mümkün kılma sanatıdır.

Politics is the art of making possible that which is necessary.

Dürüstlüğün en iyi politika olduğunu düşünüyorum.

I think that honesty is the best policy.

Politika hakkında yaptığımız konuşmadan gerçekten hoşlandım.

I really enjoyed the talk we had about politics.

O politika oyununda pek iyi değil.

- She is not very good at the game of politics.
- She's not very good at the game of politics.

Ben politika oyununda pek iyi değilim.

- I am not very good at the game of politics.
- I'm not very good at the game of politics.

Aynı şey ticari politika için de geçerlidir.

The same goes for commercial policy.

Duymuşsunuzdur. Bu politika Avrupalı tüketicilerin gelişmekte olan

Agricultural Policy. This is a policy created to keep European consumers to buy agricultural

Iron Maiden'ın politika ile ne alakası var?

What does Iron Maiden have to do with politics?

Biz çoğunlukla politika tartışarak bütün gece otururduk.

We would often sit up all night discussing politics.

Dürüstlük her zaman en iyi politika değildir.

- Honesty is not always the best policy.
- Honesty isn't always the best policy.

O, yeni bir politika izlemeye karar verdi.

He had decided on a new policy.

Onunla politika hakkında konuştuğumda karım bundan hoşlanmıyor.

My wife doesn't like it when I talk to her about politics.

Politika insanları böler ama kültür onları birleştirir.

Politics divides people, but culture unifies them.

Ayrıca güçlü bir dış politika sözü verdi.

He also promised a strong foreign policy.

O politika hakkında bir sürü şikayet vardı.

There have been a lot of complaints about that policy.

Tom'un politika ile ilgili hiçbir deneyimi yok.

Tom has no political experience.

Yemek masasında seks, politika ve dinden bahsedilmemesi öğretilmiştir.

never to talk about sex, politics or religion at the dinner table.

Bu politika, fiyatlarda büyük bir yükselişe neden oldu.

This policy resulted in a great rise in prices.

Politika insanları onları ilgilendiren şeylere karışmalarını önleme sanatıdır.

Politics is the art of preventing people from getting involved in what concerns them.

Gözlemlememiz için en iyi politika kendi işimizi önemsemektir.

The best policy for us to observe is to mind our own business.

Her zaman politika konuşmayı ısrar eden insanları sevmem.

I don't like people who always insist on talking about politics.

Dürüstlüğün en iyi politika olduğunu söylemeye gerek yok.

It goes without saying that honesty is the best policy.

- Tom politika ile ilgilenmiyor.
- Tom'un politikaya ilgisi yok.

- Tom has no interest in politics.
- Tom is not interested in politics.
- Tom isn't interested in politics.

Ticaret, yönetmelikler ile ilgili beş politika maaşlar ve refah.

Five policies concerning trade, regulations, salaries and welfare.

- Neden politika hakkında konuşmaktan hoşlanmıyorsun?
- Neden siyaset konuşmayı sevmiyorsun?

Why don't you like talking about politics?

Politika, belki de hiçbir hazırlığın gerekli görülmediği tek meslektir.

Politics is perhaps the only profession for which no preparation is thought necessary.

Evet sevgili izleyicilerim, Radikal İslam sadece politika için tehlikeli değil

Yes, my dear viewers, Islamic radicalism is not just a danger politics wise.

Tom dürüstlüğün gerçekten en iyi politika olup olmadığını merak ediyordu.

Tom wondered whether honesty really was the best policy.

Irak işgali, bir Amerikan başkanı tarafından alınan en kötü dış politika kararıydı.

Invading Iraq was the worst foreign policy decision ever made by an American president.

Demografik verileri izleyerek, hükümet doğum oranını teşvik edecek bir politika benimsemek zorunda kalmıştı.

Following the demographic data, the government was obliged to adopt a policy that would stimulate the birth rate.

Kimin iyi olduğunu ve kimin olmadığını biz kendimiz bildiğimizde politika neden bizi ayırıyor?

Why is politics separating us, when we ourselves know who is good and who isn't?

- Tom ve arkadaşları bütün gece siyaset tartıştılar.
- Tom ve arkadaşları bütün gece politika konuştu.

Tom and his friends discussed politics all night.