Translation of "Okuyarak" in English

0.007 sec.

Examples of using "Okuyarak" in a sentence and their english translations:

Çeviri eserlerini okuyarak,

By reading works of translation,

Kitap okuyarak öğrenirim.

I learn by reading books.

Kitap okuyarak saatlerce otururdu.

He used to sit reading for hours.

Tom kitap okuyarak oturdu.

Tom sat reading a book.

Mektubu okuyarak bilgi edinebildi.

He was able to get the information by reading the letter.

Okuyarak çok zaman harcarım.

I spend a lot of time reading.

Kitap okuyarak bilgi alırım.

I get knowledge by reading books.

Mektubu okuyarak bilgi alabilir.

He could get the information by reading the letter.

Zamanının çoğunu okuyarak geçirdi.

He spent much of his time reading.

Bazı insanlar okuyarak dinlenirler.

Some people relax by reading.

Roman okuyarak bütün gece oturdu.

He stayed up all night reading a novel.

Pazar, zamanımı okuyarak geçirdiğim gündür.

Sunday is when I spend my time reading.

O, kitap okuyarak saatlece oturacak.

He will sit for hours reading books.

Önümüzdeki Pazarı romanlar okuyarak geçireceğim.

I will spend next Sunday reading novels.

Çoğunlukla kitap okuyarak saatlerce oturur.

He often sits for many hours reading books.

Tom zamanının çoğunu okuyarak geçirir.

Tom spends a lot of his time reading.

Beklerken, dergi okuyarak vakit geçirdi.

She killed time reading a magazine while she waited.

Akşamı bir roman okuyarak geçirdim.

I spent the evening reading a novel.

Bu kitabı okuyarak yarar sağladım.

I profited from reading this book.

Geçen Pazarı romanlar okuyarak geçirdim.

I spent last Sunday reading novels.

O bir kitap okuyarak oturdu.

He sat reading a book.

Onu okuyarak zamanımı boşa harcamamalıydım.

I shouldn't have wasted my time reading that.

Bütün günü roman okuyarak geçirdim.

I spent the whole day in reading the novel.

Tom akşamı kitap okuyarak geçirdi.

Tom spent the evening reading a book.

Tom vaktinin çoğunu okuyarak geçirdi.

Tom spent much of his time reading.

Yaz tatilimi Fransızca okuyarak geçirdim.

I spent my summer vacation studying French.

Tom gazeteyi okuyarak bahçede oturuyor.

Tom is sitting in the garden, reading the newspaper.

Sabahı yatakta kitap okuyarak geçirdim.

I spent the morning in bed, reading a book.

O, akşamı bir kitap okuyarak geçirdi.

He spent the evening reading a book.

Geçen Pazarı bir roman okuyarak geçirdim.

I spent last Sunday reading a novel.

Bir kitap okuyarak bütün gece yatmadım.

I was up all night reading a book.

Bütün günü bir roman okuyarak geçirdim.

I spent the whole day reading a novel.

Tom kitap okuyarak kollu koltuğa oturdu.

Tom sat in an armchair, reading a book.

Tom öğleden sonrayı kitap okuyarak geçirdi.

Tom spent the afternoon reading a book.

Tom kitap okuyarak bütün gece yatmadı.

Tom stayed up all night reading a book.

Tom bütün gününü yatakta okuyarak geçirdi.

Tom spent the whole day reading in bed.

Roman okuyarak bütün gün evde kaldım.

I stayed home all day long reading novels.

Bütün günümü o romanı okuyarak geçirdim.

I spent the whole day reading that novel.

Okuyarak çok zaman harcıyorsun gibi görünmüyorsun.

You never seem to spend much time studying.

Tom zamanının çoğunu kitaplar okuyarak geçirdi.

Tom spent most of his time reading books.

Tom boş zamanlarının çoğunu okuyarak geçirir.

Tom spends a lot of his free time reading.

Tom sabahı verandada gazeteyi okuyarak geçirdi.

Tom spent the morning on the porch, reading the newspaper.

- O, bilim romanları okuyarak Lojban dilini öğreniyor.
- O, bilim romanları okuyarak Lojban dili öğreniyor.

He's studying the Lojban language by reading science novels.

Ben bir roman okuyarak bütün gece oturdum.

I sat up all last night reading a novel.

Ben çocukken, zamanımın çoğunu evde okuyarak geçirdim.

When I was a child, I spent most of my time indoors reading.

Küçükken saatlerimi tek başıma odamda okuyarak geçirirdim.

When I was a child, I would spend hours reading alone in my room.

Dün gece iki saati kitap okuyarak geçirdim.

I spent two hours reading a book last night.

Tom bir dergi okuyarak bekleme odasında oturdu.

Tom sat in the waiting room reading a magazine.

O bir dedektif hikaye okuyarak kendini eğlendirdi.

He amused himself by reading a detective story.

Tom boş zamanının çoğunu kitap okuyarak geçirir.

Tom spends most of his free time reading books.

Hafta sonunu uzun bir roman okuyarak geçirdim.

I spent the weekend reading a long novel.

Ağabeyim romanlar okuyarak bütün gece ayakta kaldı.

My older brother often stayed up all night reading novels.

Ben üç günde bu romanı okuyarak tamamladım.

I finished reading this novel in under three days.

Her gün İncil okuyarak biraz zaman geçirir.

She spends a little time each day reading the Bible.

Tom bir kitap okuyarak ağaç kütüğüne oturdu.

Tom sat on the tree stump, reading a book.

Tüm günü yatakta bir şeyler okuyarak geçirdi.

She spent the whole day reading in bed.

Tatillerimi, tarih kitapları veya klasikler okuyarak geçirmek istiyorum.

I'd like to spend my holidays reading history books or classics.

Mary, Tom'un Latince okuyarak zamanını boşa harcadığını düşündü.

Mary thought that Tom was wasting his time studying Latin.

Orada bir bankta kitap okuyarak oturan biri vardı.

There was someone sitting on a bench reading a book there.

Tom pazar gazetesini okuyarak parktaki bir bankta oturuyordu.

Tom sat on a bench in the park reading the Sunday newspaper.

Ben bütün akşamı Kenji Miyazawa'nın şiirini okuyarak geçirdim.

I spent the whole evening reading the poetry of Kenji Miyazawa.

Bütün günü bir kitap okuyarak geçirmeyi tercih ederim.

I'd prefer to spend the whole day reading a book.

Ben dünü dışarı çıkma yerine kitap okuyarak geçirdim.

I spent yesterday reading instead of going out.

Ben üç gün içinde bu romanı okuyarak tamamladım.

I finished reading this novel in three days.

Ben çocukken, odamda yalnız başıma okuyarak vakit geçirirdim.

When I was a child, I used to spend time reading alone in my room.

Tom Mary'ye haftada kaç saat okuyarak geçirdiğini sordu.

Tom asked Mary how many hours a week she spent reading.

Tom Mary'nin Fransızca okuyarak zamanını boşa harcadığını düşündü.

- Tom thought Mary was wasting her time studying French.
- Tom thought that Mary was wasting her time studying French.

Küçük erkek kardeşim romanlar okuyarak bütün gece ayakta kalırdı.

- My brother would often stay up all night reading novels.
- My younger brother used to often stay up all night reading novels.

Hayatında ilk kez, Yuka, İngilizce bir kitabı okuyarak bitirdi.

For the first time in her life, Yuka has finished reading an English book.

Dün gece bir roman okuyarak geç saatlere kadar yatmadım.

I stayed up late last night reading a novel.

Yuka yaşamında ilk defa İngilizce bir kitabı okuyarak bitirdi.

For the first time in her life Yuka finished reading an English book.

Akşam yemeğinden sonra bir dedektif hikayesi okuyarak kendini eğlendirdi.

He amused himself by reading a detective story after supper.

Tom tüm hafta sonunu tarihsel bir roman okuyarak geçirdi.

Tom spent all weekend reading a historical novel.

Tom Mary'nin ona verdiği kitabı okuyarak bütün gece yatmadı.

Tom stayed up all night reading the book Mary gave him.

Bu kitabı bir hafta içinde okuyarak bitirmek gerçekten zordur.

This book is really difficult to finish reading in a week.

- Tom okumaya çok zaman harcar.
- Tom okuyarak çok zaman harcar.

Tom spends a lot of time reading.

Çocukken odamda yalnız başına kitap okuyarak çok fazla zaman geçirdim.

When I was a child, I spent many hours reading alone in my room.

Benim hakkımda bilmen gereken bir şey okuyarak çok zaman harcamamdır.

Something you should know about me is that I spend a lot of time reading.

Tom'un Mary'nin çizgi roman okuyarak günü geçirdiğine dair bir önsezisi vardı.

Tom had a hunch that Mary had spent the day reading comic books.

Sadece bir kitap okuyarak kendilerine basketbol oynamayı öğreten herhangi biriyle tanışmadım; Yabancı dil ile aynı.

I've never met anyone who taught themselves to play basketball just by reading a book; the same with foreign language.