Translation of "Okumamı" in English

Kitabını okumamı önerdi.

He suggested that I read his book.

Öğretmen Shakespeare okumamı önerdi.

- My teacher recommended that I read Shakespeare.
- The teacher recommended that I read Shakespeare.

Hangi hikayeyi okumamı istersin?

Which story do you want me to read?

Başka ne okumamı istersin?

What else do you want me to read?

Annem İsviçre'de okumamı istiyor.

My mother wants me to study in Switzerland.

Sanırım okumamı pratik yapmalıyım.

I think I should practice my reading.

Tom Fransızca okumamı istiyor.

Tom wants me to study French.

Tom Fransızca okumamı söyledi.

Tom told me to study French.

O 5 şiir okumamı istedi.

He asked me to read 5 poems.

Bunu size okumamı ister misiniz?

Would you like me to read it to you?

Öğretmenim bana Shakespeare'i okumamı önerdi.

My teacher recommended that I read Shakespeare.

Ailem benim Fransızca okumamı istedi.

My parents wanted me to study French.

Tom sözleşmeyi tekrar okumamı önerdi.

Tom suggested that I read the contract again.

O 5 tane şiir okumamı istedi.

She asked me to read 5 poems.

Tom ona bir hikaye okumamı istedi.

Tom wanted me to read him a story.

Bunu sizin için okumamı ister misiniz?

- Would you like me to read it to you?
- Would you like me to read it for you?

Öğretmen ödevimi sınıfın önünde okumamı istedi.

The teacher asked me to read my paper in front of the class.

Tom ona birkaç şiirler okumamı istedi.

Tom asked me to read him some poems.

Sana bir hikaye okumamı ister misin?

Do you want me to read you a story?

Tom bu kitabı okumamı söyleyen kişiydi.

Tom was the one who told me to read this book.

İngilizce öğretmenim bu kitapları okumamı tavsiye etti.

- My English teacher advised me to read these books.
- My English teacher has advised me to read these books.

Bunu sana yüksek sesle okumamı ister misin?

Do you want me to read this out loud to you?

Anne ve babam, benim tıp okumamı istiyorlar.

My parents want me to study medicine.

İngilizce öğretmenim bana bu kitapları okumamı öğütledi.

My English teacher recommended that I read these books.

Öğretmenim bana elimden geldiği kadar çok okumamı söyledi.

My teacher told me to read as much as I could.