Translation of "Kurdele" in English

0.005 sec.

Examples of using "Kurdele" in a sentence and their english translations:

Kurdele elbise ile uyuşmuyor.

The ribbon doesn't match the dress.

Kedinin boynunun etrafında kurdele vardı.

The cat had a ribbon around its neck.

Sen de kurdele kazandın mı?

Did you win a ribbon, too?

Onu bir kurdele ile bağlar mısın?

Could you tie it with a ribbon?

Kız saçına sarı bir kurdele takıyordu.

The girl wore a yellow ribbon in her hair.

Tom kurdele kesme törenine davet edildi.

Tom was invited to the ribbon-cutting ceremony.

Anne, kızının saçına bir kurdele bağladı.

The mother tied a ribbon in her daughter's hair.

Saçını taradı ve bir kurdele ile bağladı.

She combed her hair and bound it with a ribbon.

- Saçlarımı at kuyruğu yapmak için bir kurdele kullandım.
- Saçımı bir atkuyruğu bağlamak için bir kurdele kullandım.

I used a ribbon to tie my hair into a ponytail.

Kız kardeşim bana kırmızı bir kurdele satın aldı.

My sister bought me a red ribbon.

Ve de Y jenerasyonu -- ''herkes bir kurdele alır'' jenerasyonu --

And then millennials -- you know, the everybody-gets-a-ribbon generation --

O, şemsiyesine bir işareti olarak kırmızı bir kurdele koydu.

She put a red ribbon on her umbrella as a mark.

Ben kutunun etrafına bir parça kağıt koydum ve bir kurdele ile bağladım.

I put a piece of paper around the box and tied it up with a ribbon.