Translation of "Bağladı" in French

0.004 sec.

Examples of using "Bağladı" in a sentence and their french translations:

Başarısını şansa bağladı.

Elle a considéré qu'elle devait son succès à la chance.

Paketi iple bağladı.

Elle lia le paquet avec une ficelle.

O ayakkabılarını bağladı.

Elle laça ses chaussures.

Tom bağcıklarını bağladı.

Tom attachait ses lacets.

Tom bağçıklarını bağladı.

Tom attachait ses lacets.

Tom ipi uçurtmaya bağladı.

- Tom attachait la ficelle au cerf-volant.
- Tom attacha la corde au cerf-volant.

Adam iki kabloyu bağladı.

- L'homme connecta deux fils.
- L'homme a connecté deux fils.

Başarısızlığını kötü şansa bağladı.

- Elle mit son échec sur le compte de la malchance.
- Elle a mis son échec sur le compte de la malchance.

Başarısını iyi şansa bağladı.

Elle a attribué son succès à la bonne fortune.

Kazayı kötü havaya bağladı.

Il attribua l'accident au mauvais temps.

Tom işi karara bağladı.

Tom conclut le marché.

Tom emniyet kemerini bağladı.

- Tom attacha sa ceinture.
- Tom attacha sa ceinture de sécurité.

O bir hırsızı bağladı.

Il ligota le voleur.

Tom ayakkabı bağlarını bağladı.

Tom attachait ses lacets.

O, karavanı arabasına bağladı.

Il a attelé la caravane à sa voiture.

O onu sandalyeye bağladı.

- Elle l'attacha à la chaise.
- Elle l'a attaché à la chaise.

O, köpeği bir ağaca bağladı.

Il attacha le chien à un arbre.

Tom uçurtmaya biraz ip bağladı.

Tom a attaché une ficelle au cerf-volant.

Tom kanoyu arabasının üstüne bağladı.

Tom a fixé le canoé sur le toit de sa voiture.

O dükkana giderken köpeğini ağaca bağladı

Il attacha son chien à l'arbre pendant qu'il allait dans le magasin.

Bu semboller, benzer düşünen insanları birbirine bağladı

Ces symboles ont relié les gens partageant les mêmes croyances

Saçını taradı ve bir kurdele ile bağladı.

- Elle se peigna les cheveux et les attacha avec un bandeau.
- Elle peigna ses cheveux et les attacha avec un ruban.
- Elle s'est peigné les cheveux et les a attachés avec un ruban.

Enerjik oğullarımızla baş etme gayreti bizi birbirimize bağladı.

deux mères essayant de maintenir nos garçons très énergiques occupés.

Mary beline bir önlük bağladı ve daha sonra hindiyi fırından çıkardı.

Mary a noué un tablier autour de sa taille et a ensuite sorti la dinde du four.

Askerler onu tutukladı, gözlerini bağladı, sonra onu araçlarının arkasına götürdüler ve askerlerden biri onun dizine nişan aldı ve onu vurdu. Bu sahne filme çekildi ve dünyanın her yerinden milyonlarca insan bunu gördü.

Les soldats l'ont arrêté, lui ont bandé les yeux, puis ils l'ont emmené derrière leur véhicule et l'un des soldats a visé et lui a tiré dans la jambe. Cette scène a été filmée et des millions de gens du monde entier l'ont vue.