Translation of "Kullanılmış" in English

0.007 sec.

Examples of using "Kullanılmış" in a sentence and their english translations:

Bunlar kullanılmış.

These are used.

Kendimi kullanılmış hissettim.

I felt used.

Yalnızca kullanılmış kıyafetler getiriyorum.

I'm only bringing used clothes.

Kullanılmış kitap evine nasıl gidebilirim?

How do I get to the used bookstore?

Kullanılmış arabamı 100 dolara satabildim.

- My old car brought me $100.
- I sold my old car for one hundred dollars.
- I was able to sell my used car for 100 dollars.

Bu mağaza, kullanılmış kitapları satıyor.

- They sell used books in this store.
- This store sells used books.

Tom kamyonunu kullanılmış satın aldı.

Tom bought his truck used.

Bu masa kullanılmış tahtadan yapılır.

This table is made from reclaimed wood.

Tom ağabeyinden kullanılmış kıyafetler giydi.

Tom wore hand-me-down clothes from his older brother.

Tom kullanılmış bir araba alacak.

- Tom will buy a used car.
- Tom is going to buy a used car.

Kullanılmış bir araba satın alacağım.

I'm going to buy a used car.

Sami kullanılmış araba işi yapıyordu.

Sami dealt used car.

Sami kullanılmış araba alıp satıyordu.

Sami was buying and selling used cars.

Sami kullanılmış mermi kovanlarını aldı.

Sami picked up the used shell casings.

- Ben kullanılmış bir araba satın alma gücüne sahip değilim.
- Kullanılmış bir araba almam çok zor.
- Kullanılmış bir araba satın alamam.

I cannot afford buying a used car.

Tüm şehri kurmak için kumaş kullanılmış.

fabric is used to build this entire city.

Kullanılmış bir araba almayı göze alamam.

I can not afford to buy a used car.

Ben genellikle kullanılmış eşya satın almam.

I don't usually buy used stuff.

Onlar bu dükkanda kullanılmış kitap satarlar.

They sell used books in this store.

Tom kullanılmış bir araba satın aldı.

- Tom bought a used car.
- Tom bought himself a used car.

Tom bir süre, kullanılmış araba sattı.

Tom sold used cars for a while.

Tom kullanılmış bir araba satın almalıydı.

Tom should've bought a used car.

Kullanılmış bir araba bile almaya gücüm yetmez.

I can't even afford to buy a used car.

Fiyat kullanılmış bir araba için biraz yüksek.

The price is kind of high for a used car.

Tom Mary'ye kullanılmış araba almamasını tavsiye etti.

Tom advised Mary not to buy a used car.

Taro geçen hafta kullanılmış bir araba aldı.

Taro bought a used car last week.

O, kullanılmış araba satıcısı olarak işini kaybetti.

He lost his job as a used car salesman.

Kullanılmış bir araba için nereye reklam verebilirim?

Where can I advertise for a used car?

John geçen hafta kullanılmış bir araba aldı.

It was last week that John bought a car.

Kendimi hep duygusal olarak kötüye kullanılmış hissettim.

I always felt emotionally abused.

Tom'a kullanılmış bir araba satın almamasını söyledim.

I told Tom not to buy a used car.

Sami daha çok kullanılmış araba satın alıyordu.

Sami was buying more used cars.

Önceden kullanılmış bir mendili asla tekrar kullanmazdım.

I would never use a previously used tissue again.

O az önce bir kullanılmış araba satın aldı.

He has just bought a used car.

John geçen hafta kullanılmış bir araba satın aldı.

It was last week that John bought a second-hand car.

Tom bir kullanılmış araba satıcısı olarak işini kaybetti.

Tom lost his job as a used car salesman.

Ben üç yıl önce bu arabayı kullanılmış aldım.

I bought this car used three years ago.

Kullanılmış araba satıcıları kötü üne sahip bir güruhtur.

Used car salesmen are a disreputable bunch.

Ona ona kullanılmış bir araba almamasını tavsiye etti.

She advised him not to buy a used car.

Tom kullanılmış bir arabayı bile almayı göze alamaz.

Tom can't afford to buy even a used car.

- Eski bir araba aldım.
- Kullanılmış bir araba aldım.

I bought a used car.

Tom, geçen hafta kullanılmış bir araba satın aldı.

Tom bought a used car last week.

Tom saygın bir bayiden kullanılmış bir araba satın aldı.

Tom bought a used car from a reputable dealership.

Tom'un ebeveynleri onun bir kullanılmış araba satıcısı olmasını istemiyordu.

Tom's parents didn't want him to become a used car salesman.

Tom'un plakası çalınıp, soygun için dükkana dalan arabada kullanılmış.

Tom's number plates were stolen and used in a ram raid.

Onlar o fabrikada kullanılmış yemek yağını sabun haline getirmektedirler.

They make used cooking oil into soap at that factory.

Ben kullanılmış bir araba satın alma gücüne sahip değilim.

I cannot afford buying a used car.

- Tom ikinci el araç satıcısı.
- Tom kullanılmış araç satıcısıdır.

Tom is a used car salesman.

İkinci el elektrikli cihazlarda, muhakkak kullanılmış olduklarını gösteren izler bulunur.

ׂSecond-hand electrical equipment always shows signs of use.

Tom bir kullanılmış araba satıcısı bulmak için sarı sayfalara baktı.

Tom looked in the yellow pages to find a used car dealer.

Tom kullanılmış bir motosiklet için 300 dolardan fazlasını harcamak istemiyor.

Tom doesn't want to spend more than $300 for a used motorcycle.

Tom yeni bir araba yerine kullanılmış bir araba almaya karar verdi.

Tom decided to buy a used car instead of a new one.

Kardeşim kullanılmış bir araba satın aldı, bu yüzden çok pahalı değildi.

- My brother bought a used car, so it was not very expensive.
- My brother bought a used car, so it wasn't very expensive.

Yeni bir tane şöyle dursun, kullanılmış bir arabayı almaya gücüm yetmez.

I can't afford to buy a used car, much less a new one.

Duvarı yeşile boyamak için kullanılmış fırçayı kullanmıştı ve sonradan onu temizlemedi.

He'd used the dirty brush to paint the wall green, and he did not clean it afterwards.

- Kullanılmış bir telefon satın aldım.
- İkinci el bir telefon satın aldım.

I bought a used phone.

Yeni bir araba bir yana, kullanılmış bir araba almayı bile göze alamam.

I can't afford to buy a used car, much less a new car.

- Kullanılmış bir arabayı almaya gücüm yetmez.
- İkinci el araba almaya param yetmez.

- I can not afford to buy a used car.
- I can't afford to buy a used car.

O ona kullanılmış araba almamasını tavsiye etti fakat o onun tavsiyesini dinlemedi.

She advised him not to buy a used car, but he didn't follow her advice.

Fidyecilerin ona söylediği gibi numaraları alınmamış ve kullanılmış banknotlardan yüz bin lira denkleştirdi.

He put together a hundred thousand liras in unmarked, used bills as the kidnappers had told him to do.

O araba satıcısı bu kullanılmış Toyota'nın iyi durumda olduğunu söylediğinde bana yanlış bilgi vermiş.

That car dealer gave me a bum steer when he told me this used Toyota was in good condition.

- Tom ucuz, ikinci el bir araba bakıyor.
- Tom pahalı olmayan, kullanılmış bir otomobil arıyor.

Tom is looking for an inexpensive used car.

Çocuk hırsızlarının ona yapmasını söyledikleri gibi Tom işaretlenmemiş, kullanılmış paralar halinde bir milyon dolar topladı.

Tom put together one million dollars in unmarked, used bills as the kidnappers had told him to do.

- Kullanılmış bir araba almayı göze alamam.
- İkinci el araba almaya param yetmez.
- İkinci el araba alacak param yok.

- I can not afford to buy a used car.
- I can't afford to buy a used car.