Translation of "Koyduğu" in English

- Tom'un çantaya koyduğu neydi?
- Tom'un torbaya koyduğu neydi?

What was it that Tom put into the bag?

Engel koyduğu nedeniyle suçladı.)

success of the country).

Bu, bilimin ortaya koyduğu uyarıların,

And it seems like a really reasonable assumption,

İslamiyete göre Allah'ın koyduğu kurallara göre

According to Islam, according to the rules set by Allah.

Bilimin ortaya koyduğu veri ise şu

the data revealed by science is

Tom'un kenara koyduğu biraz parası var.

Tom has a little money put aside.

Tom Mary'nin önüne koyduğu şeyi yer.

Tom eats anything Mary puts in front of him.

Tom'un ete koyduğu tek baharat biberdir.

The only spice Tom puts on meat is pepper.

Komşuların koyduğu Noel ışıklarını gördün mü?

Have you seen the Christmas lights the neighbors put up?

Tom'un gazeteye koyduğu reklamı okudun mu?

Did you read the ad Tom put in the paper?

Tom'un gazeteye koyduğu reklamı gördün mü?

Did you see the ad Tom put in the newspaper?

Tom Mary'nin masaya koyduğu her şeyi yer.

Tom eats anything that Mary puts on the table.

Bu çalışmanın ortaya koyduğu bulgular sürpriz olmadı.

- The findings of this study were no surprise.
- This study's findings were no surprise.

Tom karısının onun önüne koyduğu her şeyi yer.

Tom eats anything his wife puts in front of him.

Tom içkisine bir şey koyduğu için Mary'yi suçladı.

Tom accused Mary of putting something in his drink.

Kocası onun onun önüne koyduğu her şeyi yer.

Her husband eats everything she puts in front of him.

Tom'un, şemsiyesini nereye koyduğu hakkında hiç fikrim yok.

I have no idea where Tom put his umbrella.

Tom,onları koyduğu kavanozda yüzen kurbağa yavrularını izledi.

Tom watched the tadpoles swimming in the jar that he'd put them in.

Tom genellikle Mary'nin onun önüne koyduğu her şeyi yer.

Tom usually eats anything that Mary puts in front of him.

Tom'un anahtarları nereye koyduğu hakkında bir fikrin var mı?

Do you have any idea where Tom put the keys?

- Tom pasaportunu nereye koyduğunu hatırlamıyor.
- Tom pasaportunu koyduğu yeri hatırlamıyor.

Tom doesn't remember where he put his passport.

Tom altın paralarını koyduğu yerin mükemmel saklama yeri olduğunu düşünüyordu. Fakat, yanılıyordu.

- Tom thought where he put his gold coins was the perfect hiding place. However, he was wrong.
- Tom thought that where he put his gold coins was the perfect hiding place. However, he was wrong.