Translation of "Konuşmamı" in English

0.015 sec.

Examples of using "Konuşmamı" in a sentence and their english translations:

Konuşmamı yazmayı bitirmeliyim.

I need to finish writing my speech.

Konuşmamı ezberlemeye çalışıyorum.

I'm trying to memorize my speech.

Konuşmamı Berberice yaptım.

I gave my speech in Berber.

Konuşmamı beğendin mi?

Did you like my speech?

- Açık konuşmamı istiyor musun?
- Dobra dobra konuşmamı ister misin?

Do you want me to be frank?

Tom, seninle konuşmamı istedi.

Tom wanted me to speak to you.

Onlar Tom'la konuşmamı istiyor.

They want me to talk to Tom.

Tom Fransızca konuşmamı söyledi.

- Tom told me you speak French.
- Tom told me you could speak French.

Özenle hazırladığım konuşmamı yaptım.

I gave my carefully prepared speech.

Tom onlarla konuşmamı istiyor.

Tom wants me to talk to them.

Onlar seninle konuşmamı istiyor.

They want me to talk to you.

Onlar onunla konuşmamı istiyorlar.

They want me to talk to him.

Onlarla konuşmamı istiyor musun?

Do you want me to talk to them?

Onunla konuşmamı istiyor musun?

Do you want me to talk to him?

Tom'la konuşmamı ister misin?

Do you want me to talk to Tom?

Tom sizinle konuşmamı istedi.

Tom asked me to speak to you.

Kendi konuşmamı işitmekten hoşlanmıyorum.

I don't like hearing myself talk.

Tom Fransızca konuşmamı istedi.

Tom wanted me to speak French.

Tom seninle konuşmamı istedi.

Tom has asked me to talk to you.

Tom seninle konuşmamı söyledi.

Tom told me to talk to you.

Konuşmamı yine benim kahraman isyankârım

So let me end by citing again

O bu konuda konuşmamı istemiyor.

She doesn't want me to speak about this issue.

Tom'la konuşmamı istemediğinden emin misin?

Are you sure you don't want me to talk to Tom?

Tom Mary ile konuşmamı istedi.

Tom asked me to talk to Mary.

Tom daha yavaş konuşmamı istedi.

Tom asked me to speak more slowly.

Tom seninle Fransızca konuşmamı söyledi.

Tom told me to speak to you in French.

Tom Mary ile konuşmamı istiyor.

Tom wants me to talk to Mary.

Tom'la konuşmamı hiç kimse durduramaz.

Nobody can stop me from talking to Tom.

Tom'la konuşmamı istedin, hatırlıyor musun?

You asked me to talk to Tom, remember?

Tom bana Fransızca konuşmamı söyledi.

Tom told me to speak French.

O bana daha yavaş konuşmamı söyledi.

He told me to speak more slowly.

O bu konu hakkında konuşmamı istemiyor.

She doesn't want me to speak about this matter.

Tom dün tartıştığımız hakkında konuşmamı istemiyor.

Tom doesn't want me to talk about what we discussed yesterday.

O konuda Tom'la konuşmamı istiyor musun?

Do you want me to talk to Tom about that?

Bunun hakkında Tom'la konuşmamı ister misiniz?

Would you like me to talk to Tom about this?

Tom bana daha yavaş konuşmamı söyledi.

Tom told me to speak more slowly.

Gitmemi ve onunla konuşmamı ister misin?

Do you want me to go and have a word with him?

Tom benden seninle konuşmamı rica etti.

Tom asked me to talk with you.

Konuşmamı son ve büyük bir mesajla sonuçlandırayım.

Now let me conclude with one final, big message.

O, bana daha yavaş konuşmamı rica etti.

He asked me to speak more slowly.

Seninle bunun dışında konuşmamı istiyor gibi görünüyorsun.

You seem to want me to talk you out of it.

Bu konuda Tom'la konuşmamı istemediğinden emin misin?

- Are you sure you don't want me to talk to Tom about that?
- Are you sure that you don't want me to talk to Tom about that?

Ne olacağı hakkında Tom'la konuşmamı ister misin?

Do you want me to talk to Tom about what's going to happen?

Fince mi yoksa İngilizce mi konuşmamı istersiniz?

Do you want me to speak in Finnish or in English?

Fince ya da İngilizce konuşmamı ister misin?

Would you like me to speak Finnish or English?

Hiç kimse benim Marika ile konuşmamı durduramaz.

Nobody can stop me from talking to Marika.

Tom, o konu hakkında Mary'yle konuşmamı istiyor.

Tom wants me to talk to Mary about that matter.

Tom Mary ile davranışı hakkında konuşmamı istiyor.

Tom wants me to talk to Mary about her behavior.

Tom yapılması gereken hakkında Tom'la konuşmamı istiyor.

Tom wants me to talk to Mary about what needs to be done.

Tom bu konuda Mary ile konuşmamı istedi.

Tom asked me to speak to Mary about that.

Öğretmenim bana konuşmamı hazırlarken yeterli zaman ayırmadığımı söyledi.

My teacher told me that I didn't devote enough time to preparing my speech.

Yine de konuşmamı umut dolu bir notla sonlandırayım diyorum:

but let me leave you with this.

İçeri girmemi ve senin için Tom'la konuşmamı ister misin?

Would you like me to go in and talk to Tom for you?

Öğretmenim bana konuşmamı hazırlarken daha fazla zaman ayırmam gerektiğini söyledi.

- My teacher told me that I should've devoted more time to preparing my speech.
- My teacher told me that I should have devoted more time to preparing my speech.

Öğretmen bana konuşmamı hazırlamak için daha çok zaman harcamam gerektiğini söyledi.

My teacher told me that I should have spent more time preparing my speech.

Ben benim Alman konuşmamı pratik etmeme yardım etmesi için özel öğretmen tuttum.

I've hired a private tutor to help me practice my German conversation.