Translation of "Kitaplarını" in English

0.010 sec.

Examples of using "Kitaplarını" in a sentence and their english translations:

Kitaplarını okuyorlar.

They are reading their book.

Tom kitaplarını derledi.

Tom gathered his books together.

Okul kitaplarını unutmamalısın.

You must not forget your schoolbooks.

Kitaplarını masaya koyma.

Don't park your books on the table.

Kitaplarını yerine koy.

Put your books away.

Kitaplarını yere düşürdü.

He dropped his books on the floor.

Kızlar kitaplarını okuyorlar.

The girls are reading their book.

Tom kitaplarını aldı.

- Tom picked up his books.
- Tom picked his books up.

Tom kitaplarını topladı.

Tom collected his books.

Onun kitaplarını okuyorum.

I'm reading her books.

- O kitaplarını elden çıkarmak istiyor.
- O, kitaplarını satmak istiyor.

- He wants to dispose of his books.
- He wants to get rid of his books.

Ders kitaplarını nereden alırız?

Where do we get the textbooks?

Kitaplarını beş kategoriye ayırdı.

He grouped his books into five categories.

Kitaplarını okumamızı tavsiye ettiler.

They advise us to read their books.

Kütüphane kitaplarını burada bırakma.

Don't leave library books here.

Kütüphane kitaplarını sınıfta bırakma.

Don't leave library books in the classroom.

Kolunun altında kitaplarını tutuyor.

He is holding his books under his arm.

- Kitaplarınızı incelemekteyim.
- Kitaplarını inceliyorum.

I've been going over your books.

Harry Potter kitaplarını severim.

I like the Harry Potter books.

Kitaplarını kilitli dolabına koy.

Put your books in your locker.

El kitaplarını okumayı umursamıyorum.

I don't mind reading manuals.

Kitaplarını bir kenara koy.

Put your books aside.

Bu yazarın kitaplarını sevmiyorum.

I don't like this author's books.

Kitaplarını beş kategoriye böldü.

He divided his books into five categories.

Tom kitaplarını yere düşürdü.

Tom dropped his books on the floor.

Ben senin kitaplarını beğeniyorum.

I like your books.

Ben senin kitaplarını seviyorum.

I love your books.

Sami tıp kitaplarını okudu.

Sami read medical books.

Tom tüm kitaplarını kaybetti.

Tom lost all his books.

Sami, Leyla'nın kitaplarını attı.

Sami threw Layla's books away.

O, kitaplarını bir araya topladı.

He gathered his books together.

Sen oyuncaklarını ve kitaplarını bulacaksın.

You will find your toys and books.

Tom kitaplarını kilitli dolabına koydu.

Tom put his books in his locker.

Kütüphane kitaplarını bu odada bırakma.

Don't leave library books in this room.

Mary Tom'un kitaplarını taşımasını istedi.

Mary wanted Tom to carry her books.

Öğretmen ona kitaplarını unutmamasını söyledi.

The teacher told him not to forget his books.

Jobs'un kitaplarını okumayı bitirdin mi?

Have you finished reading the book of Jobs?

Hiç kimse senin kitaplarını istemez!

Nobody wants your books!

Tom farklı şiir kitaplarını sergiledi.

Tom has illustrated several poetry books.

Tom'un kitaplarını iade ettin mi?

Did you return Tom's books?

Gece yarısına kadar kitaplarını okudu.

He read his books until midnight.

Çocuklar her gün kitaplarını getirirler.

The boys bring their books every day.

Tom kitaplarını sırt çantasına tıkıştırdı.

Tom shoved his books into his backpack.

Şiir kitaplarını bir çırpıda bitiririm.

I devour books of poetry.

O, kitaplarını evin her yerine bıraktı.

He left his books all around the house.

Rafı boşalt ve kitaplarını oraya koyabilirsin.

Clear off the shelf, and you can put your books there.

Mary'nin kitaplarını onun için taşıdığını gördüm.

I saw you carrying Mary's books for her.

Buradaki öğrenciler ders kitaplarını ücretsiz alırlar.

Students here get their textbooks for free.

Yemek pişirme kitaplarını okuduğumda ağzım sulanır.

My mouth waters when I read cooking books.

Yaşam için çocukların kitaplarını sergilemek istiyorum.

I would like to illustrate children's books for a living.

Tom kitaplarını Mary'ye ödünç vermeyi sevmiyor.

Tom doesn't like to lend his books to Mary.

Tom eski kitaplarını yatağın altına doldurdu.

Tom stored his old books under his bed.

Mary'nin, kütüphane kitaplarını iade etmesini bekleyemezdi.

He couldn't wait for Mary to return her library books.

Tom tüm kitaplarını şehir kütüphanesine verdi.

Tom gave all his books to the city library.

Tom kitaplarını sırt çantasına geri koydu.

Tom put his books back into his knapsack.

Tom kilitli dolabını açtı ve kitaplarını çıkardı.

Tom opened his locker and took out his books.

Bütün kütüphane kitaplarını yıl sonundan önce getirmelisin.

You should return all the library books before the end of the year.

Erkek kardeşimin bazı kitaplarını sana ödünç vereceğim.

I'll lend you some books of my brother's.

Bu okulun öğrencileri ders kitaplarını ücretsiz alabilirler.

The students of this school can get textbooks for free.

Top kitaplarını içine koymak için çantasını açtı.

Tom opened his bag to put his books in.

Bütün öğleden sonrayı hikaye kitaplarını İspanyolcaya çevirmekle geçirdim.

I spent the whole afternoon translating story books to Spanish.

Benim profesör kamu için yazılan bilim kitaplarını küçümsüyor.

My professor sneers at science books for the general public.

Onun kitaplarını okuduktan sonra bir ev inşa edebileceğimi hissediyorum.

After reading his books I feel I can construct a house.

Tom ilkokul çocuklarının kitaplarını okuyabilecek kadar çok kanji ezberlemiş.

Tom has memorised so many kanji that he can read books for primary school children.

Gerçekten mi? Kitaplarını hep okuduğun, sevdiğin bir yazarın var mı?

Really? You have a favorite writer you always read?

Dergileri, ders kitaplarını ve her şeyi bir kenara koymanı istiyorum.

I want you to put down the magazines, the textbooks and everything else.

Tom'un bazı ders kitaplarını satın almak için paraya ihtiyacı var.

Tom needs money to buy some textbooks.

En tanınmış kitaplarını 60'lı ve 70'li yıllarda yayınladı.

During the 60s and 70s, she published her most famous books.

Profesörler, her şeyi detaylı bir şekilde açıklamalılar, kısa ve öz olmamalılar ve her zaman öğrencilere eve gitmelerini ve kitaplarını okumalarını söylemeliler.

Professors should explain everything in detail, not be succinct and always tell students to go home and read their books.

Jocelyn Bell 1943 yılında Kuzey İrlanda'da doğdu. Babası okumayı seven bir mimardı. Jocelyn sık sık babasının kitaplarını ödünç alırdı. Onun okuması sayesinde, Jocelyn astronomi ilgilenmeye başladı.

Jocelyn Bell was born in 1943 in Northern Ireland. Her father was an architect who loved to read. Jocelyn would often borrow her father's books. Through her reading, Jocelyn became interested in astronomy.