Translation of "Satmak" in Spanish

0.004 sec.

Examples of using "Satmak" in a sentence and their spanish translations:

- Neden onu satmak istiyorsun?
- Neden onu satmak istiyorsunuz?
- Niçin onu satmak istiyorsun?
- Niçin onu satmak istiyorsunuz?
- Niye onu satmak istiyorsun?
- Niye onu satmak istiyorsunuz?

¿Por qué queréis venderlo?

- Onları satmak ister misin?
- Onları satmak ister misiniz?
- Onları satmak istiyor musun?
- Onları satmak istiyor musunuz?

- ¿Querés venderlos?
- ¿Queréis venderlos?
- ¿Quieres venderlos?

Onu satmak zorundasın.

Tienes que venderlo.

Bunu nerede satmak istiyorsun?

- ¿Dónde quieres venderlo?
- ¿En dónde quieres vender esto?

Tom çiftliğini satmak istemiyor.

Tom no quiere vender su granja.

Tom arazisini satmak istemiyor?

Tom no quiere vender su tierra.

Tom onu satmak istiyor.

Tom quiere venderlo.

Evini satmak istiyor musun?

¿Quieres vender tu casa?

Bize satmak istediğin nedir?

¿Qué es lo que quieres vendernos?

Tom arabasını satmak istedi.

Tom quiere vender su carro.

Bunu bugün satmak zorundayım.

- Debo venderlo hoy.
- Tengo que venderla hoy.

Ben arazimi satmak istiyorum.

Quiero deshacerme del terreno.

Ruhumu şeytana satmak istemiyorum.

No le quiero vender mi alma al diablo.

Onları satmak istiyor musun?

- ¿Queréis venderlos?
- ¿Quieres venderlos?

Arabaları satmak benim işimdir.

Vender coches es mi trabajo.

Onları satmak istiyor musunuz?

¿Queréis venderlos?

Yanni arabasını satmak istiyor.

Yanni quiere vender su coche.

Sana bir şey satmak istemiyorum.

No quiero venderte nada.

Sanıyorumki evlerini satmak zorunda kalacaklar.

Creo que ellos van a tener que vender la casa.

Bugün onların hepsini satmak zorundayım.

- Debo venderlos todos hoy.
- Debo venderlas todas hoy.

Neden bu mobilyaları satmak istiyorsunuz?

¿Por qué quieres vender estos muebles?

Her şeyi satmak için onu kullanıyoruz.

Lo usamos para vender de todo.

Tom'un arabasını satmak için acelesi yok.

Tom no tiene apuro para vender el auto.

Tom garajındaki her şeyi satmak istiyor.

Tom quiere vender todo lo que hay en su cochera.

İçki satmak için ruhsatın var mı?

¿Tiene usted licencia para vender licor?

- Onu satmak zorundasın.
- Sen onu satmalısın.

Tienes que venderlo.

Eski arabasını Kobe'deki bir adama satmak istiyor.

Quiere vender su coche viejo a un hombre de Kobe.

O borçlar için çiftliği satmak zorunda kaldı.

- Él tuvo que vender la granja por deudas.
- Tuvo que vender su granja por las deudas.

Evimi satmak zorunda olsam bile, işleri devam ettireceğim.

Voy a mantener mi negocio andando aún si tengo que vender mi casa.

Babanın gitarını satmak istediğine tam olarak emin misin?

¿Estás absolutamente seguro de que quieres vender la guitarra de tu padre?

Her yıl, örgüt Frizyen dilinde yazılmış kitapları satmak için kapıdan kapıya giden gönüllülerle ilgili çok sayıda toplantı organize eder.

Cada año la organización organiza algunos encuentros de voluntarios que venden libros Frisios por las casas.