Translation of "Kazanmış" in English

Tom kazanmış görünüyor.

Tom seems to have won.

Tom kazanmış olmayabilir.

Tom may not have won.

Tom kazanmış olamaz.

Tom can't have won.

Tom kazanmış olabilir.

Tom might've won.

Tom kazanmış olmalı.

- Tom must've won.
- Tom must have won.

Zafer kazanmış olmakla övündü.

He bragged of having won the victory.

Piyangoyu kazanmış gibi hissediyorum.

I feel like I won the lottery.

Ben para kazanmış değilim.

I'm not made of money.

Tom zaten kazanmış olabilir.

Tom might've already won.

Tom yarışı kazanmış gibi görünüyor.

It looks like Tom won the race.

Piyangoyu kazanmış olsan ne yapardın?

What would you do if you won the lottery?

Ödülü kazanmış olmaktan gurur duyuyor.

He is proud of having won the prize.

Güvenini yeniden kazanmış gibi görünüyorsun.

It looks like you've regained your confidence.

Görünüşe göre yarışı o kazanmış.

It looks like he won the race.

O, Havayi'ye bir seyahat kazanmış kadar mutlu görünüyor.

He looks as happy as if he had won a trip to Hawaii.

Sanki maçı Brezilya değil de biz kazanmış gibiyiz.

It is as if we, not Brazil, won the game.

Tom bir sürü para kazanmış zeki bir işadamıydı.

Tom was an astute businessman who made a lot of money.

Sırf kazanmış olmak için bir tartışmayı nasıl kazanacağınızdan bahsetmiyorum.

I'm not telling you how to win arguments for the sake of winning arguments.

Muhalefet kazanmış olsaydı mevcut politikalardan keskin bir çıkış gerektirmezdi.

If the opposition were to win, it would not entail a radical departure from current policies.

Daha fazla kişi oy verseydi biz seçimleri kazanmış olurduk.

If more people had voted, we would have won the election.

- Tom'un yazım yarışmasını kazandığını duydum.
- Duyduğuma göre heceleme yarışmasını Tom kazanmış.

I heard that Tom won the spelling bee.

Ekip olarak, biz hayal kırıklığına uğradık. Bizim oyunu kazanmış olmamız gerekirdi.

As a team, we are disappointed. We should have won the game.