Translation of "Kamerasını" in English

0.005 sec.

Examples of using "Kamerasını" in a sentence and their english translations:

Tom kamerasını çaldırdı.

Tom had his camera stolen.

Tom kamerasını çıkardı.

Tom took out his camera.

Jim kamerasını çaldırdı.

Jim had his camera stolen.

Sanırım Tom kamerasını unuttu.

- I think Tom forgot his camera.
- I think that Tom forgot his camera.

Tom kamerasını getirmeyi unuttu.

Tom forgot to bring his camera.

Tom kamerasını yanına aldı.

Tom took his camera with him.

Tom kamerasını Mary'ye gösterdi.

Tom showed his camera to Mary.

Tom, Avustralya’dayken kamerasını kaybetti.

Tom lost his camera when he was in Australia.

- Tom daima kamerasını yanında taşır.
- Tom daima kamerasını birlikte taşır.

Tom always carries his camera with him.

Tom Mary'nin kamerasını çalmış olabilir.

Tom might have stolen Mary's camera.

Tom kamerasını Mary'ye ödünç verdi.

Tom lent his camera to Mary.

Kamerasını nereden aldığını biliyor musun?

Do you know where he bought his camera?

Şans eseri kayıp kamerasını buldu.

He found his lost camera by chance.

Tom gözetleme kamerasını fark etmedi.

Tom didn't notice the surveillance camera.

Tom güvenlik kamerasını işaret etti.

Tom pointed at the security camera.

O, kamerasını dikkatsizce otobüste unuttu.

He carelessly forgot the camera in the bus.

Tom Mary'ye kamerasını ödünç verdi.

- Tom lent Mary his camera.
- Tom lent his camera to Mary.

Onlar birinin kamerasını çaldığımı söylüyorlar.

They say I stole someone's camera.

Tom kamerasını erkek kardeşine gösteriyor.

Tom shows his camera to his brother.

Sami fotoğraf kamerasını şarj edemedi.

Sami couldn't charge his camera.

Tom Mary'ye eski kamerasını verdi.

- Tom gave his old camera to Mary.
- Tom gave Mary his old camera.

Tom kamerasını arabada bırakacak kadar dikkatsizdi.

Tom was so careless as to leave his camera in the bus.

Tom bana kamerasını nasıl kullanacağımı gösterdi.

Tom showed me how to use his camera.

Mary kamerasını bir gitarla takas etti.

Mary exchanged her camera for a guitar.

Tom'un eski kamerasını tekrar kullanmayacağından eminim.

I bet Tom never uses his old camera again.

Tom kamerasını bir gitar için sattı.

Tom traded his camera for a guitar.

- Fotoğraf makinesini arkadaşına verdi.
- Kamerasını arkadaşına verdi.

He gave his camera to his friend.

Tom kamerasını çıkardı ve fotoğraf çekmeye başladı.

Tom took out his camera and started taking pictures.

Tom Mary'ye kendi kamerasını nereye koyduğunu sorması gerekiyor.

Tom says he needs to ask Mary where she put his camera.

Bunun Tom'un kamerasını çalan şu adamlardan biri olduğunu düşünüyorum.

I think it was one of those men that stole Tom's camera.

Tom kamerasını yaklaşık üç ay önce bu mağazada satın aldı.

Tom bought his camera at this store about three months ago.

Tom'un kamerasını nereye koymuş olabileceğini dair herhangi bir fikrin var mı?

Do you have any idea where Tom might have put his camera?

Tom'un Mary'den video kamerasını ona ödünç vermesi için isteme cesareti yok.

Tom doesn't have the courage to ask Mary to lend him her video camera.

- Tom Boston'da kamerasını kaybetti.
- Tom, Boston'da fotoğraf makinesini kaybetti.
- Tom, fotoğraf makinesini Boston'da kaybetti.

Tom lost his camera in Boston.