Translation of "Kalemim" in English

Kalemim çalındı.

- I had my pen stolen.
- My pen has been stolen.

Kalemim kırmızı.

My pencil is red.

Kalemim yenidir.

My pen is new.

Kalemim nerede?

Where is my pencil?

Hiç kalemim yok.

I don't have any pens.

Birkaç kalemim var.

I have a few pens.

Kırmızı kalemim nerede?

Where is my red pen?

Benim kalemim aranmalı.

My pen must be looked for.

Dolma kalemim yenidir.

- My pen is new.
- My fountain pen is new.

O benim kurşun kalemim.

That's my pencil.

Bir kurşun kalemim yok.

I don't have a pencil.

Hiç kurşun kalemim yok.

I don't have any pencils.

Bu benim kırmızı kalemim.

This is my red pencil.

Bu benim kurşun kalemim.

This is my pencil.

Ve şimdi, kalemim nerede?

And now, where is my pen?

Sadece bir kalemim var.

I have only one pen.

Bir sürü kalemim var.

I have a lot of pencils.

O benim kalemim değildir.

- That is not my pen.
- That isn't my pen.
- That's not my pen.

Üzgünüm, yazmaya kalemim yok.

- I'm sorry I have no pencil to write with.
- I'm sorry that I have no pencil to write with.

Bir kurşun kalemim yoktu.

I didn't have a pencil.

Bu benim kalemim değil.

This isn't my pen.

Evde ders çalışacak kalemim yok."

I don’t have pencils at home to do my homework."

Benim kalemim masamın kenarından düştü.

My pencil fell from the edge of my table.

Dolma kalemim kitabımın olduğu yerde.

My pen is where my book is.

Kalemim yazmıyor. Ona ne yaptın?

My pen won't work. What did you do to it?

Yazmak için kurşun kalemim yok.

I have no pencil to write with.

Üzgünüm, bir kurşun kalemim yok.

Sorry, I don't have a pencil.

Benim herhangi bir kalemim yok.

I haven't got any pen.

Kurşun kalemim masamın kenarına düştü.

My pencil fell off the edge of my desk.

Benim on dolma kalemim var.

I have ten pens.

Senden on tane fazla kalemim var.

I have ten pens more than you do.

Mektubumu yazmak için hiç kalemim yok.

I have no pen to write my letter with.

Dolma kalemim eski. Yeni bir tane istiyorum.

My pen is old. I want a new one.

Benim dolma kalemim sizinki kadar iyi değil.

My pen isn't as good as yours.

Ödünç verebileceğim fazladan bir dolma kalemim var.

- I have an extra pen I could lend you.
- I have an extra pen that I could lend you.

Yeni bir kalemim var. Onu sana ödünç vereceğim.

I have a new pen; I'll lend it to you.

Bir tükenmez kalemim var ama başka bir tane istiyorum.

I have a ball-point pen, but I want another.