Translation of "Kalbi" in English

0.007 sec.

Examples of using "Kalbi" in a sentence and their english translations:

- Onun kalbi kırıktır.
- Onun kalbi kırık.

His heart is broken.

Kalbi atmayı bırakıyor.

Its heart stops beating.

Onun kalbi kırıktı.

He was heartbroken.

Kalbi çılgınca çarpıyordu.

His heart was beating wildly.

Onun kalbi geniş.

He has a big heart.

Sen kalbi yönetemezsin.

You can't rule the heart.

Tom'un kalbi kırık.

Tom is heartbroken.

Kalbi hızla çarpıyordu.

Her heart was racing.

Onun kalbi hasta.

His heart is sick.

Tom'un kalbi kırıktı.

Tom was brokenhearted.

İnsanın kalbi yozlaşmış.

The heart of man is corrupt.

Kalbi sevinçten zıpladı.

Her heart jumped for joy.

Heyecandan kalbi titriyordu.

Her heart was throbbing with excitement.

Tom'un kalbi durdu.

Tom's heart stood still.

Onun kalbi kırık.

His heart is broken.

- Onun nazik bir kalbi var.
- Müşfik bir kalbi var.

- She has a gentle heart.
- She has a kind heart.

Minik kalbi bitap düşmüştü.

His little heart had just worn out.

Haberlerde kalbi hızlıca çarptı.

His heart beat fast at the news.

Ayrılık kalbi sevgiyle doldurur.

Absence makes the heart grow fonder.

Onun kalbi sevinçle doluydu.

Her heart was filled with joy.

Onun kalbi azimle kaplanmıştı.

Her heart was dominated by ambition.

Tom'un kalbi doğru yerde.

- Tom's heart is in the right place.
- Tom has good intentions.

Onun kalbi yavaş atıyordu.

His heart beat slowly.

Onun kalbi üzüntüyle dolu.

His heart filled with sorrow.

Tom'un annesi kalbi kırıktı.

Tom's mother was heartbroken.

Odaya girerken kalbi çırpındı.

Her heart fluttered as he entered the room.

Onun kalbi mutluluk dolu.

His heart is full of happiness.

Tom'un kalbi üzüntüyle doluydu.

Tom's heart was filled with sorrow.

Onun hiç kalbi yok.

He has no heart at all.

Onun kalbi acıyla doludur.

His heart is filled with sorrow.

Tom kalbi kırık olacak.

Tom is going to be heartbroken.

Onun kalbi heyecanla çarpıyor.

His heart beat with excitement.

Onun kalbi hızlı atıyor.

His heart beat rapidly.

Tom'un kalbi hızlı atıyordu.

Tom's heart was beating fast.

Tom'un kalbi çarpmaya başladı.

Tom's heart started pounding.

Kalbi son kez attı.

His heart beat for the last time.

Tom kalbi kırılmış olmalı.

- Tom has to be heartbroken.
- Tom must be heartbroken.

Tom kalbi kırık olmalı.

- Tom must've been heartbroken.
- Tom must have been heartbroken.

Sami'nin kalbi yere çarptı.

Sami's heart hit the floor.

Kalbi kırık olan insanları biliyoruz.

And we all know people who are broken.

Kızın yumuşak bir kalbi var.

The girl has a soft heart.

Onun kalbi korkudan şiddetle çarpıyor.

Her heart beat fast from fear.

Onun iyi bir kalbi vardır.

He has a kind heart.

Onun kötü bir kalbi var.

He has a bad heart.

Onun sıcak bir kalbi vardır.

He has a warm heart.

Tom'un taştan bir kalbi var.

Tom has a heart of stone.

Sen kırık bir kalbi onaramazsın.

- You cannot heal a broken heart.
- You can't heal a broken heart.

Tom'un büyük bir kalbi var.

Tom has a big heart.

Babamın altın bir kalbi var.

My father has a heart of gold.

Tom'un kötü bir kalbi var.

Tom has a bad heart.

Tom'un yardımsever bir kalbi var.

- Tom has a kind heart.
- Tom has a good heart.
- Tom has a warm heart.

Tom'un kalbi her gün güçleniyor

Tom's heart's getting stronger every day.

Onun saf bir kalbi var.

- She has a clean heart.
- She has a pure heart.

Onun nazik bir kalbi vardı.

She has a gentle heart.

Onun büyük bir kalbi var.

She has a big heart.

Tom'un zayıf bir kalbi var.

Tom has a weak heart.

Onun altın gibi kalbi var.

He has a heart of gold.

Tom'un iyi bir kalbi var.

- Tom is kind.
- Tom has a good heart.

Büyükannemin zayıf bir kalbi var.

My Grandmother has a weak heart.

Onun iyi bir kalbi var.

- She has a good heart.
- He has a good heart.

Onun altından bir kalbi var.

He has a heart of gold.

Onun kalbi altın kadar iyidir.

- She has a heart of gold.
- Her heart is as good as gold.

- Dan kalbi kırıktı.
- Dan kederliydi.

Dan was brokenhearted.

Mary'nin saf bir kalbi vardır.

Mary has a pure heart.

Ann'in müşfik bir kalbi var.

Ann has a kind heart.

Onun kalbi onu şüpheye düşürdü.

His heart misgave him.

İnsan kalbi, bir pompayla kıyaslanabilir.

The human heart is analogous to a pump.

Tom'un sıcak bir kalbi vardır.

Tom has a warm heart.

Kızın tatlı bir kalbi var.

The girl has a sweet heart.

Ahtapotların üç tane kalbi vardır.

Octopuses have three hearts.

Sami'nin kalbi hızla atmaya başladı.

Sami's heart started racing.

Tom kalbi kırık olduğunu söyledi.

- Tom said he's heartbroken.
- Tom said that he's heartbroken.

Tom muhtemelen hala kalbi kırıktır.

Tom is probably still heartbroken.

Tom kalbi kırık olduğumu biliyordu.

Tom knew that I was heartbroken.

Tom muhtemelen kalbi kırık olacak.

Tom will probably be heartbroken.

İlişkiyi duyduğunda Sami'nin kalbi kırıldı.

Sami was heartbroken when he heard about the affair.

Sami'nin kalbi küt küt atıyordu.

Sami's heart was pounding.

Sami'nin iyi bir kalbi vardı.

- Sami had a kind heart.
- Sami had a good heart.

Sami'nin kalbi çok hızlı çarpıyordu.

Sami's heart was beating super-fast.

Tom kalbi kırık, değil mi?

Tom is heartbroken, isn't he?

Sami'nin iyi bir kalbi var.

Sami has a good heart.

Bu kırık kalbi daha fazla taşıyamıyorum.

I can bear this broken heart no longer.

Zavallı bir çocuk için kalbi sızladı.

Her heart ached for the poor child.

Sigara içmek kalbi için kötü olabilir.

Smoking may be harmful to his heart.

Oğlunun sefil durumunu görünce kalbi sızladı.

His heart ached when he saw his son's miserable state.

Kırılmış bir kalbi nasıl tamir edebilirsin?

How can you mend a broken heart?

Bir annenin kalbi her zaman affeder.

A mother's heart always forgives.

O, onu bütün kalbi ile sevdi.

She loved him with all her heart.

Tom'un kalbi küt küt atmaya başladı.

Tom's heart began pounding.