Translation of "Kafasına" in English

0.005 sec.

Examples of using "Kafasına" in a sentence and their english translations:

- Silahı kafasına dayadı.
- Silahı onun kafasına dayadı.

He put the gun to his head.

Sami'nin kafasına vuruldu.

Sami was hit on the head.

Onun kafasına vurdun.

You hit her in the head.

Kafasına bir taş çarptı.

A stone hit him on the head.

Soyguncu onun kafasına vurdu.

The robber bashed her head in.

Tom beni kafasına taktı.

Tom hung up on me.

Tom silahı kafasına tuttu.

Tom held the gun to his head.

Tom kafasına darbe aldı.

Tom got his head bashed in.

Tom'un kafasına fikirler koymayın.

Don't put ideas in Tom's head.

Tom'un kafasına ne oldu?

What happened to Tom's head?

Tom silahını kafasına dayadı.

Tom put the gun to his head.

Silahı onun kafasına dayadı.

He put the gun to her head.

O onun kafasına çarptı.

He hit him on the head.

Tom'un kafasına vurmayı severim.

I like to hit Tom on the head.

Tom gömleğini kafasına çekti.

Tom pulled his shirt up over his head.

Tom Mary'nin kafasına vurdu.

Tom hit Mary on the head.

Hata onun kafasına mal oldu.

The mistake cost him his head.

O, kafasına bir kep giydi.

He put a cap on his head.

Tom'un kafasına yumruk atmak istiyorum.

I would like to punch Tom in the head.

Tom, silahı Mary'nin kafasına dayandı.

Tom held the gun to Mary's head.

Tom buz torbasını kafasına dayadı.

Tom held the ice pack against his head.

Tom kafasına bir kep giydi.

Tom put a cap on his head.

Tom ceket kapüşonunu kafasına çekti.

Tom pulled his jacket hood over his head.

Sami kafasına birçok darbe aldı.

Sami took a lot of blows to the head.

Newton'un kafasına bir elma düştü.

An apple fell on Newton's head.

Tom'un kafasına bir elma düştü.

An apple fell on Tom's head.

Tom, Mary'nin kafasına bir silah dayadı.

Tom stuck a gun to Mary's head.

Onlar onun kafasına bir fiyat koydu.

They put a price on his head.

Tom kafasına mavi bir bandana takıyor.

Tom is wearing a blue bandana on his head.

Tom senin onun kafasına vurduğunu söyledi.

- Tom said you hit him on the head.
- Tom said that you hit him on the head.

Tom kafasına bir buz torbası bastırdı.

Tom pressed an ice pack to his head.

Tom silahı Mary'nin kafasına nişan aldı.

Tom leveled the gun at Mary's head.

Intiharı konuşmak bu fikri insanın kafasına yerleştirir.

that talking about it will plant that idea in someone's head.

Kafasına göre uygulama yaptığını anlatan bir filmdi

it was a movie about how he practiced according to his head

Insanların kafasına şöyle bir soru da gelebiliyor

a question can also come to people's head

Tom sandalye ile Mary'nin kafasına vurmaya çalıştı!

Tom tried to hit Mary in the head with a chair!

Neden Tom kafasına ateş ederek intihar etti?

Why did Tom blow his brains out?

O, onun kafasına vuran adamı bulmaya çalışıyordu.

He was trying to find the guy who hit him on the head.

Neden kafasına düşen elmayı yemediğini merak ediyorum.

I wonder why he didn't eat the apple that fell on his head.

Sami makineli tüfeği Leyla'nın kafasına nişan aldı.

Sami aimed the machine-gun at Layla's head.

O dövüşte kafasına çok kötü bir darbe almıştı,

where he received the blow to the head so bad,

Lucy çocuğa yakınlaştı ve elini onun kafasına koydu.

Lucy came closer to the boy and laid her hand on his head.

O, kafasına bir silah dayadı ve tetiği çekti.

He put a gun to his head and pulled the trigger.

Tom silahı Mary'nin kafasına dayadı ve tetiği çekti.

Tom put a gun to Mary's head and pulled the trigger.

Tom bir silahı kafasına dayadı ve tetiği çekti.

Tom put a gun to his head and pulled the trigger.

Tom silahı kendi kafasına dayadı ve tetiği çekti.

Tom put the gun to his own head and pulled the trigger.

Onun kafasına bir elma düştüğünde bir ağacın altında dinleniyordu.

He was resting under a tree when an apple fell on his head.

- Leyla kendini kafasından vurdu.
- Leyla kendi kafasına ateş etti.

Layla shot herself in the head.

Sami, Leyla'nın kafasına bir çanta koydu ve onu boğdu.

Sami put a bag over Layla's head and suffocated her.

Tom'un kafasına bir levye demiriyle veya benzer bir şeyle vuruldu.

Tom's head was smashed in with a crowbar or something similar.

Polis onun kafasına kendi açtığı kurşun yarası gibi göründüğünü söyledi.

The policeman said that it looked like a self-inflicted gunshot wound to the head.

- Tom, Mary'ye kafayı taktı.
- Tom, Mary'yi kafasına taktı.
- Tom, Mary'ye abayı yaktı.

Tom was hung up on Mary.

- O, bir pilot olmak için karar verdi.
- Bir pilot olmayı kafasına koydu.

He made up his mind to be a pilot.

General, onun konuşmasını kesmeden, onun ağır fildişi sopasıyla onun kafasına vurdu; barbar düştü.

The general, without interrupting his speech, hit him on the head with his heavy ivory stick; the barbarian fell.

Başkan Lincoln kulağının tam sol arkasından kafasına sıkılan bir kurşunla bir suikast sonucu öldürüldü.

President Lincoln was assassinated with a bullet to the head, right behind the left ear.

Bir adamla anladığı bir dilde konuşursan, onun kafasına gidecek. Onunla onun dilinde konuşursan, onun kalbine gidecek.

- If you talk to a man in a language he understands, it will go to his head. If you talk to him in his language, it will go to his heart.
- If you talk to a man in a language he understands, that goes to his head. If you talk to him in his language, that goes to his heart.

Isaac Newton'un bir ağacın altında otururken kafasına bir elma düştüğünde yerçekimi kanunlarını keşfetmesi muhtemelen tamamen bir efsanedir.

It's probably just a myth that Isaac Newton discovered the laws of gravity when an apple fell on his head while he was sitting under a tree.

Bir insanla onun anladığı bir dilde konuşursan onun kafasına gider. Onunla onun diliyle konuşursan bu onun kalbine gider. Nelson Mandela

- If you talk to a man in a language he understands, that goes to his head. If you talk to him in his language, that goes to his heart.
- If you talk to a man in a language he understands, that goes to his head. If talk to him in his language, that goes to his heart.