Translation of "Ilişkiye" in English

0.005 sec.

Examples of using "Ilişkiye" in a sentence and their english translations:

Artık cinsel ilişkiye girmiyoruz.

We don't have sex anymore.

Bir ilişkiye hazır değilim.

I'm not ready for a relationship.

İlişkiye hazır olmadığımı düşünüyorum.

- I don't think I'm ready for a relationship.
- I don't think that I'm ready for a relationship.

Sami bir ilişkiye başladı.

Sami started an affair.

Son zamanlarda onunla ilişkiye girmedim.

I haven't slept with him recently.

Onunla cinsel ilişkiye girdin mi?

Have you and her had a sexual relationship?

Fadıl yeni bir ilişkiye başladı.

Fadil started a new relationship.

Ben o kadınla cinsel ilişkiye girmedim.

I did not have sexual relations with that woman.

Tom Mary ile cinsel ilişkiye girdi.

Tom had sex with Mary.

O, şimdi bir ilişkiye girmek istemiyor.

He doesn't want to get into a relationship now.

O muhtemelen onunla cinsel ilişkiye girmedi.

She probably didn't have sex with him.

Leyla, Sami ile cinsel ilişkiye girdi.

Layla got involved with Sami sexually.

Leyla ve Sami cinsel ilişkiye başladılar.

Layla and Sami began a sexual relationship.

Bağış toplama işleme dayalı değil, ilişkiye dayalıdır.

Fundraising is relational, it's not transactional.

En son ne zaman cinsel ilişkiye girdiniz?

When did you last have sexual intercourse?

Tom birçok farklı kadınla cinsel ilişkiye girdi.

Tom had sex with a lot of different women.

Tom, doğa ile güçlü bir ilişkiye sahiptir.

Tom has a strong connection with nature.

Sami ve Leyla skandal bir ilişkiye başladılar.

Sami and Layla began a scandalous affair.

- Onu becerdin mi?
- Onunla cinsel ilişkiye girdin mi?

You screwed her?

Sadece kendi türünle ilişkiye girersen, fikirlerin asla gelişmez.

If you only associate with your own kind, your ideas will never expand.

Sami, Leyla ile dürüst olmayan bir ilişkiye sahipti.

Sami had a dishonest relationship with Layla.

Diğer hiçbir gezegen cismi, aynı genetik ilişkiye sahip değil.

No other planetary bodies have the same genetic relationship.

İnsanlar sık sık, diğer şahsı değiştirebileceklerini düşünerek bir ilişkiye girerler.

People often enter into a relationship thinking that they can change the other person.

Dan en genç halası Linda'yla sapkın bir cinsel ilişkiye başladı.

Dan began an erratic sexual relationship with his youngest aunt, Linda.

- Sami yeni bir ilişki başlattı.
- Sami yeni bir ilişkiye başladı.

Sami started a new affair.

- Sami başka kimseyle aşk yaşamadı.
- Sami başka kimseyle ilişkiye girmedi.

Sami didn't date anybody else.

"Ah, çok korkunç bir adam. Bu ilişkiye son vermek zorunda kaldım.

"Ah, he's so terrible. I had to end this relationship.

- O muhtemelen onunla cinsel ilişkiye girmedi.
- Belki de onunla seks yapmadı.

She probably didn't have sex with him.

- Sami, Leyla ile seks yapıyordu.
- Sami, Leyla ile cinsel ilişkiye giriyordu.

Sami was having sex with Layla.

İnsanlar eski kafalı olduğumu söyleyebilir, ama bir insan evlilik öncesi cinsel ilişkiye girmemeli.

People might say I'm old-fashioned, but I think that one shouldn't have sexual relationships before marriage.

Ebeveynlik Vakfı tarafından yapılan bir araştırmaya göre, korunmasız cinsel ilişkiye giren gençlerin yüzdesi artıyor.

According to a study conducted by the Parenthood Foundation, the percentage of young people having unprotected sexual intercourse is on the rise.

- Maçta bütün aile kaşlarını çattı.
- Ailenin tamamı evliliğe karşıydı.
- Bu ilişkiye tüm aile soğuk bakıyordu.

The whole family frowned on the match.