Translation of "Cinsel" in English

0.007 sec.

Examples of using "Cinsel" in a sentence and their english translations:

Cinsel saldırıya uğradım.

I was sexually assaulted.

- Düzenli cinsel hayatınız var mı?
- Cinsel olarak aktif misiniz?

Are you sexually active?

Inancınız, engeliniz, cinsel yöneliminiz,

your religion, your disability, your sexual orientation,

Mary cinsel olarak aktiftir.

Mary is sexually active.

cinsel çiftler evlenebilmeli.

Same-sex couples should be able to get married.

Sen cinsel olarak bastırılmışsın.

You're sexually repressed.

O cinsel olarak bastırılmış.

- He's sexually repressed.
- She's sexually repressed.

Artık cinsel ilişkiye girmiyoruz.

We don't have sex anymore.

Cinsel organlarını bıçakla parçaladı.

He mutilated his genitals with a knife.

Onunla cinsel ilişki kurdu.

She had a sexual encounter with him.

Fadıl cinsel saldırıyla suçlanıyordu.

Fadil was accused of sexual assault.

Cinsel yönelimimi değiştirebilmek isterim.

I'd love to be able to change my sexual orientation.

Sami cinsel saldırıyı bildirdi.

Sami reported the sexual assault.

Sami'nin içeriği cinsel değildi.

Sami's content wasn't sexual.

Farklı hormonlarımız, farklı cinsel organlarımız

We have different hormones, we have different sexual organs,

Tecavüz ve cinsel istismar hakkında

to speak of menstruation,

Penis, erkek cinsel organlarından biridir.

- The penis is one of the male reproductive organs.
- The penis is one of the masculine sexual organs.

Bu cinsel bir şey mi?

Is this a sexual thing?

cinsel evliliği yasal olmalıdır.

Gay marriage should be legal.

Dan, Linda'ya cinsel tacizde bulundu.

Dan sexually abused Linda.

Erkekler cinsel organlarıyla gurur duyarlar.

Men are proud of their genitals.

O cinsel etkinlikte bulunmaya başladı.

She started to engage in sexual activity.

Tom Mary'ye cinsel geçmişinden bahsetti.

Tom told Mary about his sexual history.

Onunla cinsel ilişkiye girdin mi?

Have you and her had a sexual relationship?

Tom'un cinsel yetenekleri Mary'yi etkiledi.

Tom's sexual abilities impressed Mary.

Fadıl aşırı cinsel aktiviteye sahipti.

Fadil had an excessive sexual activity.

Leyla bir cinsel saldırı kurbanıydı.

Layla was the victim of a sexual assault.

Leyla cinsel ilişki kurmaya başladı.

Layla started having sexual encounters.

Sami cinsel suçlu olmakla suçlandı.

Sami was an accused sex offender.

Sami seri bir cinsel katil.

Sami is a serial sexual murderer.

Sami cinsel saldırıya maruz kalmadı.

Sami was not sexually assaulted.

Sami cinsel bir şey aramıyordu.

Sami wasn't looking for anything sexual.

- Cinsel yöneliminiz değiştirebileceğiniz bir şey değildir.
- Cinsel eğiliminiz değiştirebileceğiniz bir şey değildir.

Your sexual orientation is not something you can change.

Cinsel taciz farkındalığı ve koruması üzerine

I decided I'm going to start a program

Tecavüz ve cinsel istismar neden oluyor?

Why does rape and sexual abuse happen?

Ve cinsel kimlik karmaşası yaşamış olabilirler

and ambivalent by their gender -

Bir asansörde cinsel olarak taciz edildi.

She was sexually harassed in an elevator.

Ben o kadınla cinsel ilişkiye girmedim.

I did not have sexual relations with that woman.

Hayat ölümcül,cinsel,taşınan bir hastalıktır.

- Life is a fatal sexually transmitted disease.
- Life is a sexually transmitted terminal disease.

cinsel evliliği yasal olmalı mı?

Should gay marriage be legal?

Tom kadın meslektaşlarına cinsel tacizle suçlandı.

Tom was accused of the sexual harassment of his female colleagues.

Linda, Dan tarafından cinsel saldırıya uğradı.

Linda was sexually assaulted by Dan.

Tom'un eş cinsel olduğunu bilmiyor muydun?

You didn't know Tom was gay?

O, ona cinsel yaşamından bahsetmeni istemiyor.

He doesn't want you to talk about your sexual life to him.

Tom Mary ile cinsel ilişkiye girdi.

Tom had sex with Mary.

Ben de cinsel soğukluk olduğundan korkuyorum.

I'm afraid I'm frigid.

Erkekler cinsel partnerlerinin sayısını abartma eğilimindedir.

Men tend to exaggerate their number of sexual partners.

Onun düşük bir cinsel dürtüsü var.

She has a low sex drive.

O, cinsel olarak hayal kırıklığına uğramış.

She's sexually frustrated.

O muhtemelen onunla cinsel ilişkiye girmedi.

She probably didn't have sex with him.

Tecavüz ve cinsel taciz şiddet suçlarıdır.

Rape and sexual assault are crimes of violence.

Hayat cinsel olarak bulaşan bir hastalıktır.

Life is a sexually transmitted disease.

Leyla, Sami ile cinsel ilişkiye girdi.

Layla got involved with Sami sexually.

Leyla ve Sami cinsel ilişkiye başladılar.

Layla and Sami began a sexual relationship.

Sami, Leyla'ya cinsel olarak saldırmaya çalıştı.

Sami tried to sexually assault Layla.

Sami'nin kızı cinsel olarak saldırıya uğradı.

Sami's daughter was sexually assaulted.

Kişisel, finansal ve cinsel yaşamlarını kontrol etmediler.

to control their personal, financial and sex lives.

Bir güç gösterisi veya tacizcinin cinsel baskısı.

A show of power or the abuser's sexual oppression.

Ve uygunsuz cinsel davranışın ne olduğunu anladıklarında,

what is appropriate and inappropriate sexual behavior,

Babam ve arkadaşları tarafından cinsel istismara uğruyor,

I was being sexually abused by my father and his friends.

cinsel organına dokun emin ol sesini çıkartmayacaklar

touch your genitals, be sure they won't make your voice

Tom cinsel eğitim dersi sırasında uykuya daldı.

Tom fell asleep during sex ed class.

Onu seviyorum ama o bir eş cinsel.

I love him, but he's gay.

En son ne zaman cinsel ilişkiye girdiniz?

When did you last have sexual intercourse?

Cinsel organlar, diğer çoğu organdan daha duyarlıdırlar.

Genitals are more sensitive than most other organs.

Tom birçok farklı kadınla cinsel ilişkiye girdi.

Tom had sex with a lot of different women.

Seninle cinsel ilişki kurmak cennette olmak gibidir.

Sex with you is like being in heaven.

Leyla, Sami tarafından cinsel olarak istismar edildi.

Layla was sexually abused by Sami.

- Cinsel taciz artık şimdi sosyal bir sorun haline geldi.
- Cinsel taciz şimdi artık bir sosyal soruna dönüştü.

Sexual harassment has now become a social issue.

Kadınların yarısından fazlası aynı tür cinsel problemi yaşıyorsa

If over half of women have some kind of sexual problem,

Lütfen cinsel organların mozaik etkisiyle gizlendiğinden emin olun.

Please ensure the genitals are obscured by a mosaic effect.

Kuzey Amerikalılar cinsel ahlak açısından Avrupalılardan daha tutucudur.

North Americans are more conservative in terms of sexual morality than Europeans.

- Onu becerdin mi?
- Onunla cinsel ilişkiye girdin mi?

You screwed her?

- Kadınlar seks objeleri değiller.
- Kadınlar cinsel obje değildir.

Women are not sex objects.

Dan otelde bütün gece boyunca cinsel sesler duyuyor.

Dan has been hearing sexual noises all night long at the hotel.

Mary'nin Tom'la olan ilk cinsel ilişkisinde kanama olmadı.

Mary did not bleed in her first sexual intercourse with Tom.

Cinsel taciz iş yerinde ciddi bir sorun olabilir.

Sexual harassment can be a serious problem in the workplace.

Prezervatifler cinsel yolla bulaşan hastalıklara karşı koruma sağlar.

- Condoms offer protection against STDs.
- Condoms offer protection against sexually transmitted diseases.

Tekillikten sonra, hepimizin dokuz boyutlu cinsel organları olacak.

After the Singularity, we will all have nine dimensional sex organs.

Cinsel ilişki sırasında kondom kullanmazsan bir hastalık kapabilirsin.

If you don't use a condom during sex, you can catch a disease.

Sami, Leyla'nın cinsel kaçamaklarıyla ilgili her şeyi biliyordu.

Sami knew everything about Layla's sexual escapades.

Bir haftadan fazladır cinsel eğilimi normal birine rastlamadım.

I haven't seen a straight person in over a week.

Artık bir kurban değil, cinsel istismarla baş etmiş biriydim.

I had become a survivor of abuse rather than a victim.

Ben hayatımda bu kadar kötü bir cinsel organ görmedim

I have never seen such a bad sex organ in my life

Geri çekme cinsel yolla bulaşan hastalıklara karşı koruma sağlamaz.

- Coitus interruptus does not protect against STDs.
- Coitus interruptus does not protect against sexually transmitted diseases.

İnsanlar iş yerlerinde cinsel ilişkide bulunduğunda, bu can sıkıcıdır.

It's annoying when people make out at work.

Cinsel kurtuluşun tamamen yanlış anlaşıldığına inanıyorum. Porno seksi öldürüyor.

I believe that sexual liberation has been thoroughly misunderstood. Porno kills sex.

Doktorum bana cinsel yolla bulaşan bir enfeksiyona yakalandığımı söyledi.

My doctor told me that I had contracted a sexually transmitted infection.

Çok fazla selfie çekmek cinsel hayatın durgun olduğunun işaretidir.

Taking too many selfies signifies a lack of sex.

Neredeyse tanıdığım her kadın cinsel tacizin bir örneğini yaşadı.

Nearly every woman I know has experienced some instance of sexual harassment.

Sami hayal edebileceğiniz her şekilde Leyla'ya cinsel saldırı düzenledi.

Sami sexually assaulted Layla in every way you can imagine.

Hiç cinsel yolla bulaşan hastalıklarla ilgili tedavi gördünüz mü?

Have you ever received treatment for a sexually transmitted disease?

Dan en genç halası Linda'yla sapkın bir cinsel ilişkiye başladı.

Dan began an erratic sexual relationship with his youngest aunt, Linda.

O ve Tom ilk cinsel ilişkilerine girdiğinde Mary orgasm olmadı.

Mary did not climax when she and Tom had their first sexual intercourse.

Doğum kontrol haplarının olası bir yan etkisi, cinsel dürtüdeki kayıptır.

A possible side effect of the contraceptive pill is a loss of sex drive.

Hamile olduğundan beri karımın hiç cinsel dürtüsü yok. Ne yapabilirim?

My wife has no libido since she got pregnant. What can I do?