Translation of "Iştahı" in English

0.003 sec.

Examples of using "Iştahı" in a sentence and their english translations:

Tom'un iştahı iyiydi.

Tom's appetite was good.

Oğlanın iştahı yoktu.

The boy didn't have an appetite.

Onun iyi bir iştahı var.

He has a good appetite.

Sıcaktan dolayı hiç iştahı yoktu.

He had no appetite because of the heat.

Onun devasa bir iştahı vardır.

She has a gigantic appetite.

Tom'un doyumsuz bir iştahı vardır.

Tom has an insatiable appetite.

Tom'un çok fazla iştahı yok.

Tom doesn't have much of an appetite.

Tom'un büyük bir iştahı var.

Tom has a big appetite.

Tom'un obur bir iştahı var.

- Tom has an insatiable appetite.
- Tom has a voracious appetite.

Tom'un iyi bir iştahı var.

Tom has a good appetite.

Tom'un fazla bir iştahı yoktu.

Tom didn't have much of an appetite.

- Hastalığı yüzünden iştahsızdı.
- Hasta olduğu için iştahı kaçıktı.
- Hastalığından dolayı iştahı yoktu.

He had no appetite because of his illness.

Tom'un hastalığından dolayı hiç iştahı yoktu.

Tom had no appetite because of his illness.

Bu sabah onların iyi iştahı var.

They have good appetite this morning.

Macera için büyük bir iştahı var.

She has a great appetite for adventure.

Hiç kimsenin fazla bir iştahı yoktu.

No one had much of an appetite.

Tom'un macera için büyük bir iştahı vardır.

Tom has an enormous appetite for adventure.

Bir erkek çocuğunun iştahı çok hızlı büyür.

A boy's appetite grows very fast.

Onun bu sabah iyi bir iştahı var.

He has a good appetite this morning.

Tom'un her zaman iyi bir iştahı var.

Tom always has a good appetite.

Dan'ın şiddete karşı doymak bilmeyen bir iştahı vardı.

Dan had an insatiable appetite towards violence.

Hâlâ yavrularını emziren ve kendi iştahı da epey açık olan dişi...

Still nursing her calf and with an enormous appetite of her own,

Onlar yolcu hanına girdi ve üçü masaya yerleşti fakat onlardan hiçbirinin iştahı yoktu.

They entered the inn and the three settled down at the table, but none of them had an appetite.