Translation of "Gidemediğini" in English

Tom, Mary'ye onun gidemediğini söyledi.

Tom told Mary she couldn't go.

Hiç kimse balık tutmaya gidemediğini söylemedi.

Nobody said you couldn't go fishing.

Tom, Mary'nin neden gidemediğini bilmek istiyordu.

Tom wanted to know why Mary couldn't go.

Tom Mary'ye veda etmeden gidemediğini söyledi.

- Tom said he couldn't leave without saying goodbye to Mary.
- Tom said that he couldn't leave without saying goodbye to Mary.

Tom'un neden bizimle kampa gidemediğini bilmiyordum.

I didn't know why Tom couldn't go camping with us.

Max Julie'ye veda partisine niçin gidemediğini açıkladı.

Max explained to Julie why he could not go to her farewell party.

Çalışmak zorunda olduğu için partiye gidemediğini söyledi.

He said he wouldn't go to the party because he had to study.

Onun neden gidemediğini Tom da bilmek istiyordu.

Tom wanted to know why he couldn't go, too.

Tom Mary'ye neden onun partisine gidemediğini söyledi.

Tom told Mary why he couldn't go to her party.

Tom, Mary'ye onun partisine neden gidemediğini açıkladı.

Tom explained to Mary why he couldn't go to her party.

Tom onun 2.30'a kadar havaalanına gidemediğini biliyordu.

Tom knew that he couldn't get to the airport by 2:30.