Translation of "Gelirim" in English

0.005 sec.

Examples of using "Gelirim" in a sentence and their english translations:

Gerekirse gelirim.

I'll come if necessary.

Zamanım olursa, gelirim.

I will come, time permitting.

Gerekirse, yakında gelirim.

- If necessary, I will come soon.
- If necessary, I'll come soon.

Gelmemi istersen gelirim.

I'll come if you want me to.

Onun üstesinden gelirim.

- I'll handle it.
- I'll get to it.

Senin için gelirim!

- I'm coming for you!
- I'm coming for you.

Zamanım olursa gelirim.

I'll come if I have time.

Okula otobüsle gelirim.

I come to school by bus.

Barış içinde gelirim.

I come in peace.

Gelebildiğim zaman gelirim.

I come when I can.

Yakında trenle gelirim.

I arrive by train soon.

Boston'a çok gelirim.

I come to Boston a lot.

Gelirim yüzde 10 azaldı.

My income has gone down by 10 percent.

Gerekirse, yarın dokuzda gelirim.

If necessary, I'll come at nine tomorrow.

Hava izin verirse, gelirim.

I will come, weather permitting.

“Sensiz ölürüm.” “Cenazene gelirim.”

“I’m dying without you.” “I’ll come to your funeral.”

Buraya her pazartesi gelirim.

I come here every Monday.

Her gün buraya gelirim.

I come here every day.

İstersen seninle parka gelirim.

I'll go to the park with you if you want me to.

Her yıl buraya gelirim.

I come here every year.

Gelirim yüzde on azaldı.

My income has decreased ten percent.

Buraya sık sık gelirim.

I come here often.

Pazartesi günü eve gelirim.

I'll get home on Monday.

2.30'da eve gelirim.

- I come home at two thirty.
- I come home at 2:30.

İki buçukta eve gelirim.

- I come home at two thirty.
- I come home at 2:30.

Gelmeme ihtiyacın olursa gelirim.

If you need me to, I'll come.

Birkaç gün içinde gelirim.

I will come in a few days.

İyi bir gelirim var.

I have a decent income.

Genellikle pazartesileri buraya gelirim.

I often come here on Mondays.

Ben nadiren Boston'a gelirim.

- I seldom come to Boston.
- I rarely come to Boston.

Sık sık Boston'a gelirim.

I often come to Boston.

Her dört Haziranda buraya gelirim.

I come here every Fourth of July.

Sanırım daha sonra tekrar gelirim.

- I think I'll come back later.
- I think that I'll come back later.

Her zaman biraz erken gelirim.

I always arrive a little ahead of time.

Gelirim ve giderlerim dengeli değil.

My income and expenses aren't balanced.

Genellikle saat sekizde eve gelirim.

I generally get home at eight.

Mümkün olduğunca buraya sık gelirim.

I come here as often as I can.

Ayda 50.000 yen gelirim var.

I have an income of 50,000 yen a month.

Neredeyse her zaman zamanında gelirim.

I almost always arrive on time.

Buraya sadece pazartesi günleri gelirim.

I only come here on Mondays.

Ben yaklaşık iki hafta içinde gelirim.

I will come in about two weeks.

- Zamanında geleceğim.
- Geç kalmam.
- Vaktinde gelirim.

I'll be on time.

Ben kahve içmek için içeriye gelirim.

I come inside to drink coffee.

Genellikle Tom gelmeden önce eve gelirim.

I usually get home before Tom does.

Ben yılda üç kez Boston'a gelirim.

I come to Boston three times a year.

Senin geldiğinden çok daha fazla gelirim.

- I weigh much more than you.
- I weigh much more than you do.

- Yarım saate gelirim.
- Yarım saat içinde geleceğim.

I'll be over in half an hour.

Yıllık gelirim yaklaşık on milyon yen, sanırım.

My annual income approximates fifteen million yen, I suppose.

Benim yıllık gelirim beş milyona yeni geçiyor.

My annual income exceeds five million yen.

Şimdi gelirim iki yıl öncesininkinin iki misli.

Now my income is twice what it was two years ago.

Her gün yaklaşık yedide işten eve gelirim.

I come home from work about seven every day.

Salı ve perşembe günleri 2.30'da eve gelirim.

I come home at 2:30 on Tuesdays and Thursdays.

Akşama kadar parayı hazır et yoksa buraya polisle gelirim.

Get the money ready by evening or I'll come back with the police.

- Yerinde olsam onu önemsemem.
- Yerinde olsam onu görmezden gelirim.

- Were I you, I would ignore it.
- If I were you, I'd ignore it.
- If I were you, I would ignore it.

- Şimdi kendime gelirim.
- Birazdan düzelirim.
- Bir dakikaya kalmaz düzelirim.

I'll be all right in a minute.

Okula yakın yaşadığım için öğle yemeği için eve gelirim.

Living near the school, I come home for lunch.

Neredeyse her zaman zamanında veya birkaç dakika erken gelirim.

I almost always arrive on time or a few minutes early.

Ben neredeyse her zaman 5.30'dan önce eve gelirim.

I almost always get home before 5:30.

O zamanlarda kötü bir gelirim vardı ve onunla geçimimi sağlayamadım.

At that time I had a poor income and couldn't live on it.

- Daha sonra gelirim ve görüşürüz.
- Seni görmeye daha sonra geleceğim.

I'll come and see you later.

Eğer yüzde 25 daha fazla gelirim olsaydı yaşamımdan daha hoşnut olurdum.

If I had 25% more income, I'd be more satisfied with my life.

- Düğününe her ne pahasına olursa olsun gelirim.
- Düğününü hiçbir surette kaçırmam.

I wouldn't miss your wedding for anything.

Ben buraya seyrek olarak gelirim. Ben genellikle caddenin karşısında alışveriş yaparım.

I come here infrequently. I usually shop across the street.

İş yapılır yapılmaz, genellikle beş buçuk civarında, akşam yemeği yemek için eve gelirim.

Once the work is done, usually around half past five, I come home to have dinner.

- Sizi almak için saat beşte size gelirim.
- Saat beşte seni senin yerinden almaya geleceğim.

- I'll pick you up at your home at five.
- I'll come at five to pick you up at your place.