Translation of "Benzediğini" in English

0.010 sec.

Examples of using "Benzediğini" in a sentence and their english translations:

Annesine benzediğini düşünmüyorum.

I don't think she takes after her mother.

Annesine benzediğini sanmıyorum.

I don't think that she looks like her mother.

Neye benzediğini hatırlamıyorum.

I can't remember what you look like.

Neye benzediğini bile hatırlamıyorsunuz.

well, you don't even remember what it sounds like.

Ebeveynlerinden hangisine benzediğini düşünüyorsun?

Which of your parents do you think you look like?

Tom'un neye benzediğini hatırlayamıyorum.

I can't remember what Tom looks like.

Onun neye benzediğini biliyorsun.

You know what it's like.

Onun neye benzediğini görelim.

Let me see what it looks like.

Tom'un neye benzediğini biliyorum

I know what Tom is like.

Senin neye benzediğini biliyorum.

I know what you look like.

Onun neye benzediğini biliyorum.

I know what it's like.

İsa'nın neye benzediğini bilmiyoruz.

We don't know what Jesus looked like.

Tom'un neye benzediğini hatırlamıyorum.

I don't remember what Tom looks like.

Neye benzediğini bilmiyor muyuz?

Don't we know what he looks like?

- Tom'un annesine benzediğini düşünüyor musun?
- Tom'un annesine mi benzediğini düşünüyorsun?

Do you think Tom looks like his mother?

Onun babasına benzediğini düşünüyor musun?

Do you think he resembles his father?

Tom'un neye benzediğini dahi hatırlamıyorum.

I don't even remember what Tom looked like.

Tom'un John'a benzediğini sana söyledim.

I told you Tom looked like John.

Tom'un annesine benzediğini düşünüyor musun?

Do you think Tom resembles his mother?

Tom'un neye benzediğini kesinlikle biliyorum.

I certainly know what Tom looks like.

Tom'un neye benzediğini bilmemiz gerekir.

We need to know what Tom looks like.

Mary'nin neye benzediğini Tom'a söyledim.

I told Tom what Mary is like.

Saldırganın neye benzediğini hatırlıyor musun?

Do you remember what the attacker looked like?

Tom'un evinin neye benzediğini bilmiyorum.

I don't know what Tom's house looks like.

O adamın Tom'a benzediğini düşünüyorum.

I think that guy looks like Tom.

Jane'nin babasına benzediğini düşünmüyor musun?

Don't you think Jane takes after her father?

Tom Mary'nin annesine benzediğini düşünmüyor.

- Tom doesn't think that Mary looks like her mother.
- Tom doesn't think Mary looks like her mother.

Tom kanserin neye benzediğini bilir.

Tom knows what cancer is like.

Onun neye benzediğini merak ediyorum.

I wonder what that's like.

Onun neye benzediğini hayal edemiyorum.

I can't imagine what it was like.

Tom'un babasına benzediğini düşünmüyor musun?

Don't you think Tom looks like his father?

Kadın ve erkeklerde oldukça benzediğini söyleyebilirim.

is that the distribution looks pretty similar for men and women.

Herkes onun tam babasına benzediğini söylüyor.

- Everyone says that he is the very image of his father.
- Everyone says that he looks just like his father.

Tom'un neye benzediğini hiç kimse bilmiyor.

No one knows what Tom looks like.

Buradaki kimse Tom'un neye benzediğini bilmiyor.

Nobody here knows what Tom looks like.

UFO'nun neye benzediğini gerçekten kimse bilmiyor.

No one really knows what a UFO looks like.

Bir tel zımbanın neye benzediğini biliyorum.

I know what a stapler looks like.

Ben o kitapların neye benzediğini biliyorum.

I know what those books are like.

Herkes onun babasına çok benzediğini söylüyor.

Everyone says that he is the very image of his father.

Senin saldırganının neye benzediğini hatırlıyor musun?

Do you remember what your attacker looked like?

Bunun neye benzediğini hatırlıyorsun, değil mi?

You remember what it was like, don't you?

Onun neye benzediğini hayal edebilir misin?

Can you imagine what that's like?

Tom ve John'un benzediğini düşünmüyor musun?

Don't you think Tom and John look alike?

İnsanlar Audrey Hepburn'a benzediğini söylemiyorlar mı?

Don't people tell you you look like Audrey Hepburn?

Tom Mary'ye Marilyn Monreo'ya benzediğini söyledi.

Tom told Mary that she looked like Marilyn Monroe.

Tom Mary'nin arabasının neye benzediğini biliyor.

Tom knows what Mary's car looks like.

Tom, Mary'nin bir oğlana benzediğini söyledi.

Tom said that Mary looks like a boy.

İnsanlar sana Tom'a benzediğini söylemiyor mu?

Don't people tell you that you look like Tom?

Plüton'un şu an neye benzediğini biliyoruz.

We know what Pluto looks like now.

Tom, Mary'nin neye benzediğini bilmediğini söyledi.

- Tom said he didn't know what Mary looked like.
- Tom said that he didn't know what Mary looked like.

Ben sadece onun neye benzediğini görmek istiyorum.

I just want to see what it's like.

Tom'un yaşlı bir adama benzediğini düşünüyor musun?

- Do you think Tom looks like an old man?
- Do you think that Tom looks like an old man?

Tom neden onların hepsinin birbirine benzediğini anlayamadı.

Tom couldn't understand why they all looked alike.

Burada Tom'un neye benzediğini bilen tek kişiyim.

I'm the only one here who knows what Tom looks like.

Tom'un yaşlı bir adama benzediğini düşünmüyor musun?

- Don't you think Tom looks like an old man?
- Don't you think that Tom looks like an old man?

Bunun Tom'un el yazısına benzediğini düşünüyor musun?

Do you think this looks like Tom's handwriting?

Her çocuk gibi, bir ailenin neye benzediğini öğrendim.

Like any other kid, I learned what a family looked like.

Propagandanın neye benzediğini bilmek daha da zor olabilir.

it can be even harder to recognize what propaganda looks like.

Yaşlı bir bayan Tom'a Charles Darwin'e benzediğini söyledi.

Some old lady told Tom that he looked like Charles Darwin.

Tom hiç Mary'in neye benzediğini sana anlattı mı?

Did Tom ever tell you what Mary looked like?

Dinozorların neye benzediğini görmek için zamanda geri gitmek istiyorum.

I would like to go back in time to see what the dinosaurs looked like.

Tom insanların her zaman onun babasına benzediğini söylemesinden bıktı.

Tom is tired of people always telling him that he looks like his father.

Bir muhabir, onun azgın bir bulldog köpeğine benzediğini söyledi.

One reporter said he looked like a fierce bulldog.

Bir erkek sesi duydum ve onun Tom'unkine benzediğini düşündüm.

- I heard a man's voice and thought it sounded like Tom's.
- I heard a man's voice and thought that it sounded like Tom's.

Leyla kötü bir kız olmanın neye benzediğini görmek istiyor.

Layla wanted to see what it was like to be a bad girl.

- Tom'un şimdilerde nasıl göründüğünü bilmiyorum.
- Tom'un şimdilerde neye benzediğini bilmiyorum.

I don't know what Tom looks like now.

O çok savaş karşıtı, çünkü orduda görev yaptı ve savaşın gerçekten neye benzediğini biliyor.

He is very anti-war, because he served in the army and knows what war is really like.