Translation of "Eğitime" in English

Eğitime inanıyorum.

I believe in education.

Ve eğitime erişim

and access to education,

Sanırım eğitime yöneldim

I think I gravitated towards education

Hayatını eğitime adadı.

She devoted her life to education.

Zor eğitime katlanamaz.

He cannot put up with hard training.

Eğitime ihtiyacım vardı.

I needed training.

Ve polislerini eğitime gönderdi.

and sent their police to the training.

Hayatımı eğitime adamak istiyorum.

I want to devote my life to education.

Sen eğitime devam etmelisin.

You must continue to train.

Tom'un eğitime ihtiyacı vardı.

Tom needed training.

Tom'un eğitime ihtiyacı var.

Tom needs training.

Derslerini bitirdiler ve eğitime katıldılar.

to finish their courses, to participate in schools.

Hayatı boyunca eğitime devam etti.

She continued studying all her life.

Hükümet eğitime fazla yatırım yapmıyor.

The government doesn't invest much in education.

Hükümet eğitime az yatırım yapıyor.

The government invests little in education.

Daha fazla eğitime ihtiyacım var.

I need more training.

Koronavirüs önlemleri çatısında uzaktan eğitime başlandı

distance education started on the roof of coronavirus measures

Ya hiçbir bilgiye eğitime ihtiyacımız olmadan

Either we need no information, no education

Hâlâ daha fazla eğitime ihtiyacım var.

I still need more training.

Birinin kaç yıllık eğitime ihtiyacı var?

How many years of education does someone need?

Onların işlere ve eğitime ihtiyacı vardı.

They needed jobs and training.

Tom'un hâlâ biraz daha eğitime ihtiyacı var.

Tom still needs more training.

Ben eğitime devam etmek için karar verdim.

I've decided to continue studying.

Bu, ABD'de eğitime harcanan para toplamının yarısı ediyor.

This is, like, half the total spent on education in the US.

Neredeyse her ev tesisata, elektriğe ve okul öncesi eğitime kavuştu.

Almost every home has access to plumbing, electricity, and pre-school education.

Japonya ve diğer ülkeler arasındaki farklılığın nedenlerinden biri eğitime bakışlarıdır.

One of the reasons is the difference between Japan and other countries in their attitudes toward education.

Burada çocukların eğitime ya çok az ya da hiç erişimi yok.

Children here have little or no access to education.

Jack'in antrenörü eğitime geç kaldığı için onu bankta tutmaya karar verdi.

Jack’s coach decided to keep him on the bench for being late to training.

Bir gün, Malezya'nın tüm çocukları mükemmel bir eğitime ulaşma şansına sahip olacak.

One day, all children in Malaysia will have the opportunity to attain an excellent education.

Şımarık bir çocuğu övmenin hiçbir faydası yok. Onlar sıkı bir eğitime maruz kalmalılar.

There is nothing to be gained by praising a spoiled child. They should be brought up strictly.

- Eğitimde yatırım bir ülkeyi yoksulluktan kurtarmanın tek etkili yoludur.
- Eğitime yatırım şüphesiz ki bir ülkeyi yoksulluktan kurtarmanın tek etkili yoludur.

Investment in education is undoubtedly the only effective way to bring a country out of poverty.