Translation of "Duyguların" in English

0.004 sec.

Examples of using "Duyguların" in a sentence and their english translations:

Gerçek duyguların neler?

What are your true feelings?

Duyguların saklandığı yer olarak.

the repository of the emotions.

Duyguların çeşitliliği buna dâhil.

Including diversity of emotion.

Duyguların hakkında bilgi sahibiyim.

I know about your feelings.

Duyguların hakkında konuşmak zor.

It's hard to talk about your feelings.

çünkü önemli olan şey duyguların.

because your feelings are important.

Bunlar, duyguların hakim olduğu eylemler.

It's actions over feelings.

Tom için duyguların var mı?

Do you have feelings for Tom?

Açıkça Tom için duyguların var.

Clearly, you have feelings for Tom.

Duyguların hakkında konuşmayı öğrenmen gerekiyor.

You need to learn to talk about your feelings.

Tom için hâlâ duyguların var mı?

Do you still have feelings for Tom?

Kısaca, ahlak sistemleri yalnızca duyguların işaret dilidir.

In short, systems of morals are only a sign-language of the emotions.

Böyle duyguların hâlâ var olduğunu bilmiyordum bile.

I didn't even know that these sentiments still existed.

çoğumuz bu duyguların kötü ve negatif olduğunu düşünür

most of us like to see those feelings as bad or negative.

Güzel, görünüşe göre Tom için romantik duyguların var.

Well, you obviously have romantic feelings for Tom.

Benim için duyguların yokmuş gibi davranmaya devam edemezsin.

You can't keep pretending you don't have feelings for me.

Ben mesleki hayatta, kişisel duyguların bir kenara konulması gerektiğini biliyorum.

I know that in professional life, personal feelings should be put aside.

"Geçmişi ve geleceği bırak, gününü yaşa", "nasıl hissediyorsan öyle davran", "başkaları için değil kendin için yaşa", "sen de herkes kadar değerlisin, düşüncelerin ve duyguların da onlar kadar değerlidir" gibi aslında hiç de yanlış olmayan felsefi yargılar, köşe yazarlarının ve sunucuların elinde ve dilinde, toplumsal geleneklere, göreneklere, kültüre ve dile aykırı bireysel davranışların, nezaketsizliklerin, terbiyesizliklerin ve kültürsüzlüklerin yani "öğrenilmiş cehaletin" gerekçeleri olmaktadır.

Despite their truth, sayings like "carpe diem", "live for yourself" and "know your worth" have degenerated into cliches for justifying rudeness, oddness, and apathy, at the hands of TV personalities and columnists. That is what is called "educated ignorance".