Translation of "Dinleyin" in English

0.011 sec.

Examples of using "Dinleyin" in a sentence and their english translations:

Dinleyin!

Listen!

Dinleyin ve dikkatle dinleyin.

Listen and listen carefully.

- Kuşların sesini dinleyin.
- Kuşların ötüşünü dinleyin.
- Kuşların cıvıltılarını dinleyin.

Listen to the birds sing.

Hepiniz, dinleyin.

Listen, all of you.

Çocuklar, dinleyin!

- Kids, listen!
- Children, listen!

Beni dinleyin!

Listen to me!

Bunu dinleyin.

Listen to this.

Yakından dinleyin.

Listen closely.

Herkes. Dinleyin.

Everyone, listen up.

Tamam, dinleyin.

OK, listen up.

Onu dinleyin!

You all listen to him!

Kendinizi dinleyin.

Listen to yourself.

Tavsiyemi dinleyin!

Listen to my advice!

Dinleyin, öğrenciler!

Listen up, students!

Iyi dinleyin.

Listen well.

Kardeşlerinizi dinleyin.

Listen to your siblings.

Dinleyin, beyler.

Listen, gentlemen.

Şimdi bunu dinleyin.

Now hear this.

Dinleyin, duyuyor musunuz?

Listen, you hear that?

Aynı zamanda dinleyin.

listen to it, as well.

Lütfen dikkatle dinleyin.

Please listen carefully.

- Dinle!
- Dinlesene!
- Dinleyin!

- Listen here!
- Listen!

Tamam millet, dinleyin.

OK people, listen up.

Çok dikkatli dinleyin.

Listen very carefully.

Şimdi dinleyin çocuklar.

Now listen, children.

Lütfen kaydı dinleyin.

Please listen to the recording.

Dinleyin ve açıklayacağım.

Listen and I'll explain.

Hepiniz beni dinleyin.

Listen to me, all of you.

Pekala, dikkatle dinleyin.

All right, listen carefully.

Şimdi lütfen dinleyin.

Please listen now.

Haydi hepiniz dinleyin!

All right everyone, listen up.

Seçenekleri yakından dinleyin.

Listen closely to the options.

Kuşların cıvıldamasını dinleyin.

Listen to the birds chirp.

Bu videoda söylenilenleri dinleyin.

Listen to the words of that video,

Lütfen daha çok dinleyin.

Please listen more.

İkinci tüyo: "Uzmanları dinleyin."

Tip number two is "listen to experts."

Sorunla ilgili gerçekleri dinleyin.

Listen to the facts relative to the issue.

Arkanıza yaslanın ve dinleyin.

Sit back and listen.

Hey herkes, lütfen dinleyin.

Hey everyone, please listen.

Dinleyin, bir sorunumuz var.

Listen, we have a problem.

Şimdi gerçekten dikkatli dinleyin.

Now listen really carefully.

- Beni dinle!
- Beni dinleyin!

- Listen to me.
- Listen to me!

Lütfen beni dikkatle dinleyin.

Please listen to me carefully.

Downtown Abbey, dinleyin, denedim.

Downton Abbey, listen, I tried.

Size söylediklerimi iyi dinleyin.

Listen up well to what I say to you.

Söylediklerimin anlamını iyi dinleyin.

Listen well to the meaning of what I'm saying.

- Kuşları dinleyin.
- Kuşları dinle.

Listen to the birds.

- Şimdi dinle!
- Şimdi dinleyin!

Now, listen!

Dinleyin, duyuyor musunuz? Şuna bakın!

Listen, you hear that? Check this out!

Dinleyin ve bana düşüncelerinizi bildirin.

Have a listen and let me know your thoughts.

Şimdi, beni çok dikkatli dinleyin.

Now, listen to me very carefully.

- Tavsiyeme kulak ver!
- Tavsiyemi dinleyin!

Listen to my advice!

Birbirinizle konuşmayı bırakın ve dinleyin!

Stop talking with each other and listen!

Sadece çenenizi kapayın ve dinleyin!

Just shut up and listen.

Dinleyin, iyi bir fikrim var.

Listen, I have a good idea.

Konuşmayı bırakın ve beni dinleyin.

Stop talking and listen to me.

Konuşmayı bırakın ve müziği dinleyin.

Do stop talking and listen to the music.

- Dinleyin ve en iyi yanıtı seçin.
- Dinleyin ve en iyi cevabı seçin.

Listen and choose the best answer.

Ders kitaplarınız kapalı olarak beni dinleyin.

Listen to me with your textbooks closed.

Dikkatlice dinleyin, yoksa onun söylediklerini kaçıracaksın.

Listen carefully, or you'll miss what he says.

- Lütfen dinle.
- Lütfen dinleyin.
- Lütfen dinleyiniz.

- Please listen.
- Listen, please.

İlk notayı vurduktan sonra dikkatle dinleyin.

Listen closely after he hits that note.

Lütfen dinleyin ve İspanyolca olarak yazın.

Please listen and type in Spanish.

Dinleyin, Size bir şey söylemem gerekiyor.

Listen, I need to tell you guys something.

Lütfen Tom'un söylemek zorunda olduklarını dinleyin.

Please listen to what Tom has to say.

- Dinle seni görmem gerekiyor.
- Dinleyin, sizi görmem gerekiyor.

Listen, I need to see you.

Benim tavsiyemi dinleyin. Geri dönmek için hazır olun.

Listen to my advice. Get ready to go back.

Acele edip birkaç böcek daha yakalamalıyız. Dinleyin, duyuyor musunuz?

We've got to hurry and try to catch more critters. Listen, you hear that?

Alenen sizden farklı görüşleri olan insanları okuyun ve dinleyin.

Read and listen to people you flagrantly disagree with.

- Bir süre kalıp dinleyin!
- Bir süre kal ve dinle.

Stay a while and listen.

Dinleyin! Gereksiz Tekrar Kulübünün ilk kuralı, Gereksiz Tekrar Kulübünün ilk kuralıdır.

Listen up! The first rule of the Tautology Club is the first rule of the Tautology Club.

Evet, dinleyin. Bay Dickenson'dan daha fazla hayran duyulacak pek fazla insan yok.

And oh do few people deserve more admiration than Mr. Dickinson.

- Dinle, Tom senin burada olduğunu bilemez.
- Dinleyin, Tom sizin burada olduğunuzu bilemez

Listen, Tom can't know you're here.

Şimdi dinleyin efendim. Siz daha iyi bir fiyat bulamazsınız. Bunun için size söz veriyorum!

Now listen, sir. You won't find a better price. This I promise you!

- Şimdi iyi dinleyin, bu benim son sözlerim olabilir.
- Şimdi iyi dinle, bu benim son sözlerim olabilir.

Now listen up well, these might well be my last words.

Lemek karılarına şöyle dedi: "Ey Adâ ve Silla, beni dinleyin, ey Lemek'in karıları, sözlerime kulak verin. Beni yaraladığı için bir adam öldürdüm. Beni hırpaladığı için bir genci öldürdüm."

And Lamech said to his wives Ada and Sella: Hear my voice, ye wives of Lamech, hearken to my speech: for I have slain a man to the wounding of myself, and a stripling to my own bruising.