Translation of "Düşüşünü" in English

Ölü yaprakların düşüşünü izliyordu.

- She was watching the dead leaves falling.
- She was watching the dead leaves fall.

Odada bir iğne düşüşünü duyabilirdin.

You could hear a pin drop in the room.

Yenin değerlenmesi o şirketin düşüşünü hızlandırdı.

The yen's appreciation accelerated the decline of that company.

Bir toplu iğne düşüşünü bile duyabilirdin.

- You could have heard a pin drop.
- You could've heard a pin drop.

Bir iğnenin düşüşünü duyacak kadar yeterince sessiz.

It's quiet enough to hear a pin drop.

Bu, neden komşuları huzursuzca petrol fiyatlarının düşüşünü izlerken,

This is what explains why its neighbors are uneasily watching any fall in the price of

Bir tente onun düşüşünü kırdı ve onun hayatını kurtardı.

An awning broke his fall and saved his life.

Tom'un düşerken bilincinin yerinde olmadığı görüldü çünkü düşüşünü engellemek için hiçbir şey yapmadı.

You could tell Tom was unconscious as he fell because he made no effort to break his fall.