Translation of "Cazip" in English

Bu çok cazip.

It's very tempting.

Bu düşünce çok cazip.

The idea is very attractive.

O çok cazip olmalı.

That must be tempting.

O gerçekten cazip geliyor.

That sounds really appealing.

O çok cazip geliyor.

That sounds very enticing.

Bunu yapmak cazip olurdu.

I'd be tempted to do that.

Tom cazip bir fiyat aldı.

Tom got a bargain price.

O siyah erkeklere cazip geliyor.

She's attracted to black men.

Bu çok cazip bir teklif.

That's a very tempting offer.

Senin için cazip bir teklifim var.

I've got an attractive proposition for you.

Öyle bir yer gerçekten cazip değildir.

A place like that is not really appealing.

O, izleyiciye cazip gelen sunum türüydü.

It was the type of presentation which appeals to the audience.

Sadece aklıma cazip bir fikir koydun.

You just put a tempting idea in my head.

Diğer ülkelere kurulabilecek endüstrilere cazip hale geliyorlar.

up in other countries with bigger markets.

Kent kültürü genç nesil için cazip görünmektedir.

Urban culture appears to be attractive to the younger generation.

Cazip bir teklif, ama başka planlarım var.

It's a tempting offer, but I have other plans.

Umarım Tom bunu yapmak için cazip değildir.

- I hope Tom isn't tempted to do that.
- I hope that Tom isn't tempted to do that.

Tom Mary'nin bunu yapmayı cazip bulacağını düşünmüyor.

Tom doesn't think Mary will be tempted to do that.

Payınızdan memnun değilseniz, onu biraz daha cazip yaparım.

If you are not satisfied with your share, I'll make it a bit more attractive.

Fadıl servetinden dolayı Leyla için cazip bir hedefti.

Fadil was a desirable target for Layla because of his wealth.

Tom bunu yapmak için Mary'nin cazip olduğunu söyledi.

- Tom said Mary was tempted to do that.
- Tom said that Mary was tempted to do that.

Elbise çok pahalı. Pazarlığı biraz cazip hale getiremez misin?

The dress is too expensive. Can't you sweeten the deal a little?

Bu, bu tür bir cihaz için cazip bir fiyat.

It's an attractive price, for this sort of device.

Senin önerin çok cazip ama onun hakkında düşünmek zorunda kalacağız.

Your offer is very attractive, but we will have to think about it.

- Aramızda kalsın, Tom'un fikri bana pek cazip gelmiyor.
- Senin ve benim aramda, Tom'un fikri pek ilgimi çekmiyor.

Between you and me, Tom's idea doesn't appeal to me very much.