Translation of "Boğarak" in English

0.004 sec.

Examples of using "Boğarak" in a sentence and their english translations:

Birini boğarak öldürdüm.

I strangled one.

Tom'u boğarak öldürmedim.

I didn't strangle Tom.

Korona boğarak öldürüyor insanları

Choking corona kills people

Onu boğarak öldürmek istiyorum.

I'd like to strangle him.

Tom, Mary'yi boğarak öldürdü.

Tom killed Mary by choking her.

O bir kediyi boğarak öldürdü.

She strangled a cat.

Otopsi onun boğarak öldürüldüğünü gösterdi.

The postmortem showed that she had been strangled.

Dedektifler Tom'un, kız arkadaşını boğarak öldürdüğünü söylediler.

Detectives said Tom strangled his girlfriend.

Dan bir çöp poşetiyle Linda'yı boğarak öldürdü.

Dan smothered Linda with a trash bag.

O uyurken, Tom bir yastıkla Mary'yi boğarak öldürdü.

Tom smothered Mary to death with a pillow while she was sleeping.

Neo Kobe pizza ile dolu bir küvette onu boğarak öldürdüm.

I killed her by drowning her in a tub filled with Neo Kobe pizza.