Translation of "Bilimsel" in English

Bilimsel açıklaması nedir?

What's the science behind it?

İşte bilimsel kanıt.

Here is scientific evidence.

22 bilimsel çalışma.

22 scientific studies.

Ve Bilimsel Devrim,

And through the Scientific Revolution,

Bilimsel konferansa katıldı.

He attended the scientific conference.

Bilimsel toplantılara katılırım.

I attend scientific conferences.

- Bilimsel olarak makul mi?
- Bilimsel olarak olası mı?

Is it scientifically plausible?

Avrupa'da bilimsel devrim zamanı.

a time of scientific revolution in Europe.

Bilimsel ismi Octopus vulgaris.

Octopus vulgaris is the scientific name.

Onun yöntemleri bilimsel değildir.

His methods are not scientific.

Botanik, bitkilerin bilimsel çalışmasıdır.

Botany is the scientific study of plants.

Çeviri bilimsel bir disiplindir.

Translation is a scholarly discipline.

Bu bilimsel teori tartışmalıdır.

This scientific theory is controversial.

Bilimsel makaleleri okumayı sever.

She likes to read scientific articles.

Bilimsel bilginin dağıtımı önemlidir.

The dissemination of scientific knowledge is essential.

Onlar bilimsel bir laboratuardalar.

They are in a scientific laboratory.

Raporlarını bilimsel yapmaya çalıştı.

He tried to make his reports scientific.

Kuran bilimsel gerçeklerle doludur.

The Quran is full of scientific truths.

- Bu bilimsel teori, Kuran ile tutarlıdır.
- Bu bilimsel teori, Kuran'la uyumludur.
- Bu bilimsel teori, Kuran'a uygundur.

This scientific theory is consistent with the Quran.

Kapsamlı bir bilimsel kanıt yayımladı.

proving that opioid addiction is, in fact, a chronic illness.

bilimsel bir açıklama aramaya başladım.

I started searching for a scientific explanation.

şimdi daha bilimsel açıdan değerlendirelim

now let's evaluate more scientifically

Bilimsel makaleleri okumaktan zevk alır.

- She likes to read scientific articles.
- She enjoys reading scientific articles.

Önemli bir bilimsel keşif yaptı.

He made an important scientific discovery.

Bu bilimsel teori çok tartışmalıdır.

This scientific theory is very controversial.

Bu teori, bilimsel açıdan tartışmalıdır.

This theory is scientifically controversial.

O, bilimsel olarak kanıtlanmış mı?

Is that scientifically proven?

Bu, bilimsel olarak ispatlanmış mı?

Has that been scientifically proven?

O bilimsel bir gerçek mi?

Is that a scientific fact?

Tüm bilimsel çalışmalar eşit değildir.

Not all scientific studies are equal.

Ancak hisleri bilimsel olarak anlayabiliriz,

but we can penetrate feelings scientifically,

Bilimsel yöntem, ölçülebilir belirsizlikleri açıklar.

The scientific method accounts for measurable uncertainties.

O, bilimsel alanda harikalar yarattı.

- She's done wonders in the scientific field.
- She has done wonders in the scientific field.

Kuran'da bilimsel bir hata yoktur.

There are no scientific errors in the Quran.

Kuran birçok bilimsel mucize içerir.

The Quran contains many scientific miracles.

Kuran birçok bilimsel gerçeği içerir.

The Quran contains many scientific truths.

Ama bilimsel araştırmalar hâlâ emekleme döneminde.

But the scientific research is in its infancy,

İşte bu bilimsel patlama 2 şey.

This science explosion consists of two things.

bilimsel kaynakları sınırlı bir lisede okumuştum.

with limited opportunity for scientific exploration.

Politikacılar aynı bilimsel olmayan söylemleri tekrarlayarak

Politicians push back even more strongly,

Ekonomik ve bilimsel gelişim seviyesine bakılmaksızın

saying, "The exploration and use of outer space

Sadece bilimsel araştırma amaçlı insanlar gidebilecek

only scientific research people can go

Yalan'ında şimdi bilimsel tarafı olurmu ya

Would he have a scientific side in his lie?

Bilimsel gerçek insan aklının bir yaratılışıdır.

Scientific truth is a creation of the human mind.

O, kendini bu bilimsel çalışmaya atfetti.

He applied himself to this scientific study.

Hava durumu bilimsel olarak tahmin ediliyor.

The weather is forecast scientifically.

Köpeğin bilimsel adı "Canis familiaris"dir.

The scientific name of dog is "Canis familiaris".

Bu, bilimsel açıdan son derece sağlam.

This is quite sound from a scientific aspect.

Bunun için bir bilimsel açıklama olmalı.

There must be a scientific explanation for this.

Bu iddialar bir bilimsel dayanaktan yoksun.

These claims lack a scientific foundation.

Dev mürekkep balığının bilimsel ismi nedir?

What is the scientific name of the giant squid?

Polonyalı arkeologlar Sudan'da bilimsel çalışmalar yürütmektedirler.

Polish archaeologists are conducting scientific studies in Sudan.

Diller değerli bir bilimsel veri kaynağıdır.

Languages are a source of valuable scientific data.

Diller, bilimsel araştırma için değerli konulardır.

Languages are valuable subjects for scientific research.

Dil ölümü, değerli bilimsel verilerin kaybedilmesidir.

Language death is loss of precious scientific data.

O, üniversitede bilimsel bir araştırma yaptı.

He studied a scientific subject at university.

Sami bunun üzerine bilimsel çalışmalar yaptı.

Sami did scientific studies on this.

Bilimsel Adem gerçekten var oldu mu?

Did the scientific Adam really exist?

Ama bir de bilimsel bir patlama var şu an. Gerçek bir bilimsel patlama var.

But, there is a science explosion now. There is a real science explosion.

- Tom onun bilimsel olarak imkansız olduğunu söyledi.
- Tom onun bilimsel olarak olanaksız olduğunu söyledi.

- Tom said it was scientifically impossible.
- Tom said that it was scientifically impossible.

Ya da daha bilimsel konuşmamıza gerek yoksa

or if we don't need to talk about more science,

Genede bilimsel olarak konuşuyorum bakınız dünyamız düzdür

I am talking scientifically in general. Our world is flat.

Doktora sonrası bilimsel araştırma bursluları ve profesörleri

from different institutions and multiple disciplines

Laboratuvar şimdi yeni bir bilimsel deneyle meşgul.

The laboratory is busy now on a new scientific experiment.

Konsey bilimsel araştırmalar için milyonlarca dolar ayırdı.

The council has committed millions of dollars to the scientific research.

Senin propagandan bilimsel değil ve etkili görünmüyor.

Your propaganda isn't scientific, and it doesn't seem effective.

Dan bilimsel makalelerini yayımlamak için baskı altındaydı.

Dan was under pressure to publish his scientific articles.

Bu iddialar için hiçbir bilimsel dayanak yok.

There is no scientific basis for these claims.

O bilgin büyük bir bilimsel keşif yaptı.

That scholar made a great scientific discovery.

Bu görüş, son bilimsel keşifler tarafından destekleniyor.

This view is supported by recent scientific discoveries.

Hissedebildikleri bilimsel olarak kanıtlandı. Kâr getiriyor mu peki?

It has been scientifically proven that plants are sentient. [Emir Kusturica in English] And? What is the profit?

Biraz da beyinleri yakacak bilimsel verilere ne dersiniz?

How about the scientific data that will burn the brains a bit?

Bilimsel bilgi 16.yüzyıldan beri büyük ölçüde ilerledi.

Scientific knowledge has greatly advanced since the 16th century.

Bilimci son bilimsel bilgiler ışığında garip olayları açıkladı.

The scientist explained the strange phenomena in the light of recent scientific knowledge.

Doktor Yukawa bilimsel çalışmada önemli bir rol oynadı.

Dr. Yukawa played an important part in the scientific study.

Onun çalışmaları bilimsel araştırmayı geliştirmeye çok katkıda bulundu.

Her studies contributed greatly to developing scientific research.

O, bilimsel araştırmamızda çok önemli bir rol oynadı.

He played a very important part in our scientific research.

Ama kuşkusuz o zaman hiçbir bilimsel gelişme yoktu.

But undoubtedly there were no scientific advances then.

Bilimsel tahminlere göre, evren yaklaşık 14 milyar yaşında.

According to scientific estimates, the universe is nearly 14 billion years old.

Bilimsel çalışmalar yoluyla bu kayaların yaşını belirlemek olanaklıdır.

It is possible to determine the age of these rocks through scientific studies.

Bu, tıptaki bilimsel araştırmaların en sıcak alanlarından biridir.

This is one of the hottest areas of scientific research in medicine.

Bilimsel araştırma Fransız fizikçi Eric Dupont tarafından yönetildi.

The scientific research was directed by French physicist Eric Dupont.

Bilimsel patlamanın birisi üç boyutlu yazıcılar, inanılmaz bir şey.

One of the scientific explosion is 3D printers, this is incredible.

Şu an gerçekten günlük meditasyon egzersizinin bilimsel kanıtı elimizde -

We now have, actually, scientific proof that a daily practice of meditation -

Bunların yanı sıra bilimsel olarak kanıtlanmış bir olay var

There is also a scientifically proven incident

Eve dönüp olabildiğince çok bilimsel makale okumak çok faydalı.

It's very useful to come back home and try and read as many scientific papers as possible.

Onun bilimsel becerileri vardı ama o bile onu bilmiyordu.

He had scientific attainments, but he didn't even know it.

Bilimsel buluşların çoğu bilinenin keşfinden başka bir şey değildir.

Most scientific breakthroughs are nothing else than the discovery of the obvious.

Benim tartışmayı destekleyecek adil bir miktar bilimsel veriyi sıralayacağım

I will marshal a fair amount of scientific data to support my argument.

Bunu, yaptığımız bilimsel araştırmanın ayrılmaz bir parçası olarak görüyoruz.

We view this as an integral part of the scientific research we are doing.

Tom ve Mary bilimsel bir sefer sırasında aşık oldular.

Tom and Mary fell in love while they were on a scientific expedition.

Bir dil öldüğünde değerli bilimsel veriler sonsuza dek ölür.

When a language dies, valuable scientific data disappears forever.

Verilen büyük bilimsel çabalara rağmen kesin bir tedavi yöntemi bulamadık.

And despite enormous scientific endeavor, we have not yet found a conclusive cure.

Hayatının son yıllarında sanatsaldan daha çok bilimsel çalışmalarla ilgilendi burda

He was more interested in scientific studies than artistic in the last years of his life.

Kan grubu ve kişilik arasında bir ilişki bilimsel olarak kanıtlanmamıştır.

A relationship between blood group and personality has not been scientifically proven.

Kişilik ve kan grubu arasında bir bağlantı bilimsel olarak kanıtlanmadı.

A connection between personality and blood type has not been scientifically proven.

Onun etkileyici iş gövdesi onu bilimsel araştırmada bir lider yaptı.

His impressive body of work made him a leader in scientific research.

Bütün bu türkçeyi analiz etmek için gereken dil bilimsel kısımları geçtik.

We are skipping the linguistics routines that analyze all this in Turkish.

Japon balıkçılık filosu bilimsel araştırma bahanesiyle yılda 1000'den fazla balina yakalar.

The Japanese fishing fleet catches more than 1000 whales per year on the pretext of scientific research.