Translation of "Bakmadı" in English

0.004 sec.

Examples of using "Bakmadı" in a sentence and their english translations:

Teklife bakmadı bile.

She won't even look at the offer.

Gazetelere bakmadı bile.

He didn't even look over the papers.

Kimse kapıya bakmadı.

Nobody answered the door.

Tom arkasına bakmadı.

- Tom did not look back.
- Tom didn't look back.

Tom, Mary'ye bakmadı.

Tom didn't look at Mary.

Tom geriye bakmadı.

- Tom did not look back.
- Tom didn't look back.

Tom bana bakmadı.

Tom didn't look at me.

Sami, Leyla'ya bakmadı.

Sami didn't look at Layla.

Meg bana bakmadı bile.

Meg didn't even look at me.

O asla arkasına bakmadı.

He never looked back.

Tom, Mary'ye bakmadı bile.

Tom didn't even look at Mary.

Barmen yaşıma bile bakmadı.

The bartender didn't even card me.

Tom asla arkasına bakmadı.

Tom never looked back.

Tom bana bakmadı bile.

Tom didn't even look at me.

Hiç kimse ona bakmadı.

No one looked at it.

Tom resme tekrar bakmadı.

Tom didn't look at the picture again.

Tom asla Mary'ye bakmadı.

Tom never looked at Mary.

Tom buna bakmadı bile.

Tom didn't even look at it.

O, aynada kendine bakmadı mı?

Hasn't he looked at himself in a mirror?

Tom asla bu şekilde bakmadı.

Tom never looked this way.

Konuşmacı konuşma sırasında notlarına bakmadı.

The speaker did not refer to his notes during his talk.

O asla alkolün tadına bakmadı.

He has never tasted alcohol.

Tom geri dönüp Mary'ye bakmadı.

Tom didn't look back at Mary.

Kasırganın kurbanları üç gündür gıdanın tadına bakmadı.

The victims of the hurricane have not tasted food for three days.

Tom bile Mary'nin ona verdiği rapora bakmadı.

Tom didn't even look at the report that Mary gave him.

Tom Mary'nin ona yazdığı mektuba bakmadı bile.

Tom didn't even look at the letter Mary wrote to him.

Tom Mary'nin ona uzattığı mektuba bakmadı bile.

Tom didn't even look at the letter Mary handed him.

- Tom, telefonuna cevap vermedi.
- Tom, telefonuna bakmadı.

Tom didn't answer his phone.

Tom Mary'nin ona uzattığı rapora bakmadı bile.

Tom didn't even look at the report that Mary handed him.

Senin en azından elini sıktı. Bana bakmadı bile.

- At least he shook your hand. He didn't even look at me.
- At least she shook your hand. She didn't even look at me.

En azından senin elini sıktı. Bana bakmadı bile.

At least he shook your hand. He didn't even look at me.

Onun adını yüksek sesle seslendim ama o arkasına bile bakmadı.

I called his name loudly, but he didn't even look back.