Translation of "Azınlık" in English

0.004 sec.

Examples of using "Azınlık" in a sentence and their english translations:

Azınlık gibi değil.

Not like the minority.

Azınlık haklarını korumalıyız.

We have to stand up for minority rights.

Başkan azınlık görüşünü düşünmeli.

The chairperson should consider the minority opinion.

Kadınlar bir azınlık değildir.

Women are not a minority.

- Hükümet azınlık gruba göz açtırmadı.
- Hükümet azınlık gruba sınırlamalar getirdi.

The government clamped down on the minority group.

Ve çoook küçük bir azınlık,

And there was a very tiny little minority

Rusya'da kaç tane azınlık yaşar?

How many minorities live in Russia?

Çin'de, 56 tane azınlık vardır.

In China, there are 56 minorities.

Tatoeba azınlık dillerine yardım edebilir mi?

Can Tatoeba help minority languages?

Birçok azınlık grubu geçmişte ayrımcılığa uğradı.

Many minority groups have been discriminated against in the past.

Keşke Tatoeba'da daha fazla azınlık dilleri olsa.

I wish there were more minority languages in Tatoeba.

Tatoeba insanların azınlık dillerini öğrenmesine yardım edebilir.

Tatoeba can help people to learn minority languages.

Keşke Tatoeba'daki her azınlık dilinde binlerce cümle olsa.

I wish there were thousands of sentences in every minority language in Tatoeba.

Tatoeba'nın azınlık dillerini konuşanları nasıl çekebileceğini merak ediyorum.

I wonder how Tatoeba can attract speakers of minority languages.

Ve azınlık temsilinden sürekli o kadar da şikayet etmeyiz.

And we don't do so always complaining about the minority representation.

Küçük ama sesli bir azınlık, toplantının kesilmesine yol açtı.

A small but vocal minority disrupted the meeting.

Azınlık partisi, faturaların geçişini engellemek için son çabayı sarf etti.

The minority party made a last-ditch effort to block passage of the bills.

Akıllı insanlar çok küçük bir azınlık ise insan için umut nedir?

What is the hope for humankind if the smart people are a very small minority?

Yerli veya azınlık dilini öğrenmek için, genellikle bölgenin veya ülkenin baskın dilini öğrenmek gereklidir.

In order to learn an indigenous or minority language, it is often necessary to learn the dominant language of the region or country.