Translation of "Yaşar" in Dutch

0.026 sec.

Examples of using "Yaşar" in a sentence and their dutch translations:

Balıklar suda yaşar.

Vissen leven in het water.

Londra'nın banliyölerinde yaşar.

Hij woont in de buitenwijken van Londen.

Hayvanlar ormanda yaşar.

Dieren wonen in het bos.

Balık denizde yaşar.

Vissen leven in de zee.

Mirketler Afrika'da yaşar.

Stokstaartjes leven in Afrika.

Onunla birlikte yaşar.

- Ze woont bij hem.
- Ze woont met hem samen.

Bedeviler çölde yaşar.

Bedoeïenen wonen in de woestijn.

Tom karavanda yaşar.

Tom woont in een campingcar.

Amcam İspanyanın doğusunda yaşar.

Mijn oom leeft in het oosten van Spanje.

Şehrin batı kesiminde yaşar.

Hij woont in het westelijk deel van de stad.

O, Almanya'da nerede yaşar?

Waar woont hij in Duitsland?

Panda yalnızca Çin'de yaşar.

Reuzenpanda's leven alleen in China.

Onlar bir evde yaşar.

Zij wonen in een huis.

O, sarı evde yaşar.

Hij woont in het gele huis.

İyimserler daha çok yaşar.

Optimisten leven langer.

John, New York'ta yaşar.

John woont in New York.

Burada bir ayı yaşar.

Hier leeft een beer.

O, kent dışında yaşar.

Hij woont buiten de stad.

Burada yirmi aile yaşar.

- Twintig families leven hier.
- Hier wonen twintig gezinnen.

Vampirler sonsuza dek yaşar.

Vampieren leven eeuwig.

İyimserler daha uzun yaşar.

Optimisten leven langer.

Tom küçük bir köyde yaşar.

Tom woont in een klein dorpje.

Bu evde tek başına yaşar.

Ze woont alleen in dit huis.

O, ormanda tek başına yaşar.

- Hij leeft alleen in de bossen.
- Hij woont alleen in het bos.

Noel Baba Kuzey Kutbu'nda yaşar.

De Kerstman woont op de Noordpool.

Tom Boston'da yaşar ve çalışır.

Tom woont en werkt in Boston.

Bir kaplumbağa ne kadar yaşar?

Hoe lang leeft een schildpad?

Birçok yarasa bu mağarada yaşar.

Er leven veel vleermuizen in deze grot.

O benim evimden uzakta yaşar.

- Hij woont ver van mijn huis.
- Hij woont ver weg van mijn huis.

Tom ebeveynleri ile birlikte yaşar.

Tom woont bij zijn ouders.

Tom küçük bir evde yaşar.

Tom woont in een klein huis.

O, çok büyük bir evde yaşar.

Hij woont in een enorm huis.

O muhtemelen yüz yaşına kadar yaşar.

Ze kan met gemak honderd jaar worden.

- Tom Boston'da yaşıyor.
- Tom Boston'da yaşar.

Tom woont in Boston.

Benimkinden daha uzak altı evde yaşar.

Hij woont zes huizen van me vandaan.

- Bu kuş ne Japonya'da ne de Çin'de yaşar.
- Bu kuş, ne Japonya'da, nede Çin'de yaşar.

Deze vogel leeft in Japan noch in China.

Az insan, yüz yıldan daha uzun yaşar.

Weinig mensen leven langer dan honderd jaar.

O zengin fakat bir dilenci gibi yaşar.

Hij is rijk, maar hij leeft als een bedelaar.

Diller taşa kazınmamıştır. Diller hepimizin sayesinde yaşar.

Talen zijn niet gebeiteld in steen. Talen leven door ons allemaal.

Birçok güve, yetişkin olarak sadece birkaç gün yaşar.

Veel vlinders leven maar een paar dagen als volwassenen.

Bu kentin kuzey kesiminde daha fazla insan yaşar.

Meer mensen wonen in het noordelijke gedeelte van de stad.

- Vahşi hayvanlar ormanda yaşarlar.
- Yabani hayvanlar ormanda yaşar.

In het bos leven wilde dieren.

Tek tehdit vampirler de değildir. Burada denizaslanları da yaşar.

Zij zijn niet de enige dreiging. Hier wonen ook zeeleeuwen.

İzlanda'da yaklaşık 320.000 kişi kişi yaşar. İzlanda'nın başkenti Reykyavik'dir.

Ongeveer 320.000 mensen wonen in IJsland. De hoofdstad van IJsland is Reykjavik.

İskandinavya'nın çam ormanlarında neredeyse doğaüstü güçlere sahip bir yaratık yaşar.

In de dennenwouden van Scandinavië... ...leeft een wezen met bijna bovennatuurlijke gaven.

- Onun kız kardeşi İskoçya'da yaşar.
- Onun kız kardeşi İskoçya'da yaşıyor.

Haar zus woont in Schotland.

- Penguenler Kuzey Kutbu'nda mı yaşar?
- Penguenler Kuzey Kutbu'nda mı yaşarlar?

Leven pinguïns op de Noordpool?

Fakat tungaralar sadece bir yıl yaşar. Bu, üremek için son şansı olabilir.

Maar tungara's leven slechts een jaar. Dit kan zijn laatste kans op paren zijn.

- John, New York'ta yaşıyor.
- John, New York'ta oturuyor.
- John, New York'ta yaşar.

John woont in New York.

Bu olacak şey değil ama onun gibi yaşar, kim beni soyacak diye dertlenirdim.

Het zou onmogelijk zijn. Maar ik zou leven zoals hij... ...en erachter komen wie van mij steelt.

Bütün mutlu aileler birbirine benzer, mutsuz olan her aile mutsuzluğunu kendine göre yaşar.

Gelukkige gezinnen lijken alle op elkaar, ieder ongelukkig gezin is ongelukkig op zijn eigen wijze.

- Paris'te yaşayan amcam bizi görmeye geldi.
- Amcam, ki o Paris'te yaşar, bizi görmeye geldi.

Mijn oom die in Parijs woont kwam langs.