Translation of "Araziyi" in English

Tom araziyi bilir.

Tom knows the territory.

Su araziyi sular.

Water irrigates the land.

Araziyi kestirmeden gidersek zaman kazandırır.

It'll save time if we cut across the field.

Güneş araziyi kavurup ekinleri soldurmuş.

The sun scorched the land and withered the crops.

araziyi haritalayan, olası engelleri teşhis edendir.

mapping the terrain, identifying potential obstacles,

İki çocuk araziyi baştan başa dolaştı.

The two boys traveled throughout the land.

Alışık olunmayan araziyi geçmek zor olabiliyor.

Unfamiliar terrain can be difficult to traverse.

Veya sebze meyve yetiştiriciliği için paylaşılan araziyi,

or the shared land for growing fruit and vegetables

Kulüp, onu geri çekmek için tişörtün arkasındaki araziyi satın aldı.

The club just bought the land behind the tee box, in order to pull it back,

- Tom bu araziyi 2013'te aldı.
- Tom bu arsayı 2013'te satın almış.

Tom bought this piece of land in 2013.

Ne istiyorsun?" diye sordu yerli şef. İngiliz general "Kuzey Kutbundan Güney Kutbuna kadar olan tüm araziyi istiyoruz" dedi.

"What do you want?" asked the Indian chief. "We want all the land from the North Pole to the South Pole," said the English general.